İnternet bağımlılığının zararı | " /> İnternet bağımlılığının zararı | "/>

En Sıcak Konular

İnternet bağımlılığının zararı

30 Ekim 2012 10:30 tsi
İnternet bağımlılığının zararı Yüz yüze iletişimin, sıcaklığın, sohbetin, sokağın, oyunların, güvenin katili internet bağımlılığı çığ gibi büyüyor.

Fiziksel ve ruhsal sağlığımızın dengelerini altüst eden ve aslında doğru kullanıldığında bulunmaz bir nimet olan internet çoluk çocuk hepimizi inisiyatifimiz dışında değişime uğrattı.

Uzman Psikolog Esin Nur Akyıldız’ın kaleminden

 
İnternetsiz bir hayat düşünebiliyor musunuz? Az sayıda insanın "düşünebiliyorum" diye cevap vereceğini sanıyorum. Hayatımıza girdiği an itibariyle, nasıl bir değişim sürecine bizi soktuğunu birlikte hatırlayalım mı?

İnternet olmadan önce


İnternet hayatımıza girmeden önce hiçbirimizin hayatında sanal alışveriş diye birşey yoktu... Hepimiz ya sıcağı sıcağına marketlerimize gidip alışverişlerimizi dokunarak yapar ya da telefonda sipariş verirdik. Manavda duran görevliyle armudun kilosunun ne kadar olduğunu sorup, sıcak ekmek kokularına doğru yönelerek ekmeğimizi alır, aldıklarımızı kasiyerle iletişim kurarak yapardık.

Sözlüklerimiz, kitaplarımız, kasetlerimiz...

Ansiklopedilerimiz vardı, çok değerli. Daha yeni ciltlenmiş gibi kokan yaprak kokusunu, her sayfayı çevirişimizde hissettiğimiz. Bazen cebimizdeki para yetmediği için gazeteden çıkan kuponları biriktirerek aldığımız ansiklopedilerimiz.

Kitaplarımız vardı, yeni farklı bir hikayeye yolculuk etmemize neden olan, bizim sayfasını her çevirişimizde okuyarak hissettiğimiz kitaplarımız.

Sözlüklerimiz vardı, hangi dili öğrenmek istiyorsak yavaş yavaş sayfalarını çevirerek yeni kelimeler öğrendiğimiz.
Kasetlerimiz, CD'lerimiz vardı, hayranı olduğumuz sanatçının dört gözle beklediğimiz albümünü satın alarak, kaset çalarımızda dinlediğimiz.

Mahalle arkadaşlarımız vardı

Televizyon programlarımız vardı, o saati ve günü kaçırırsak bir daha seyredemediğimizi bildiğimiz için, özen göstererek zamanımızı ayarladığımız.

Bankalarımız vardı, sırada bekleyerek işlemlerimizi gişedeki memur aracılığıyla yaptığımız.
Mahalle arkadaşlarımız vardı, okuldan gelip ödevlerimizi yaptıktan sonra oyunlar oynadığımız, yaz tatillerinde minik bedenlerimize sığan kocaman hayal dünyamızla birşeyler yaratarak zamanımı geçirdiğimiz.
Telefonumuz vardı, canlı canlı numaralarını ezbere çevirerek görüşmek istediklerimizle konuştuğumuz,
Sinemalarımız vardı, vizyona gireceği anı heyecanla bekleyip, sinema gişesinden aldığımız biletimiz, patlamış mısır ve kolamızla girdiğimiz.

Mürekkepli kalemlerimiz vardı, mürekkep kokusu ve kağıt bileşimiyle ödevlerimizi kendi ellerimizle yazıp, kullandığımız.

Merak ettiklerimiz vardı, acaba nasıl biri, nasıl ulaşabilirim diye düşünerek, olabilecek tanıdık arkadaşlarımızla paylaşarak, tanışmaya çalıştığımız.

Yakartop, saklambaç oynardık

Doktorlarımız vardı, çevremizdeki insanların önerileriyle gittiğimiz.

Saklambaç, kovalamaca, yakartop, istop.. gibi oyunlarımız vardı, kalabalık arkadaş grubumuzla oynadığımız...

Güvenimiz vardı, hissettiklerimizi görüp, dokunup, algılayabildiğimiz için GERÇEK olduğuna inandığımız.

Hayatımızda neler değişti?

İnternet'in hayatımıza girmesiyle birlikte ihtiyaçlarımız azaldı.

Nasıl mı?

İnternetle birlikte, gişe memuruna ihtiyacımız olamdan, sıra kuğruğuna girmek zorunda kalmadan, kendi bilgisayarlarımız üzerinde banka hesabımıza girerek ödemelerimizi yapabilir hale geldik.

İnternet birlikte, olduğumuz yerden, dışarı çıkmak zorunluluğu olmadan, sanal yollardan evimize yemek söyleyebilir hale geldik.

İnternetle birlikte, ansiklopedilerimize, sözlüklerimize ve kitaplarımıza ihtiyacımız olmadan öğrenmek istediğimiz her türlü bilgiye her an ulaşabilir hale geldik.

İnternetle birlikte, tek bir arkadaşa bile ihtiyaç duymadan, sanal yollardan oyun oynar hale geldik.
İnternetle birlikte, arkadaşlarımızdan doktor önerisi alma ihtiyacı duymadan, istediğimiz doktoru bulabilir hale geldik.

İnternetle birlikte, ulaşmak istediğimiz herkese, başka herhangibir bağlantıya ihtiyaç hisetmeden, ulaşabilir hale geldik.

İnternetle birlikte, sinemaya, televizyona ihtiyaç duymadan, kaçırdığımız dizi, sinema ya da televizyon  programını seyredebilir hale geldik.

İnternetle birlikte, kasetçalarlara ihtiyaç duymadan istediğimiz şarkıyı dinler hale geldik.

Uzun lafın kısası internet sayesinde, kimseyle iletişim halinde olma ihtiyacı duymadan, gereksinimlerimizi karşılar hale geldik. Yani internet bizi sıcak, taze  ve somut iletişimden kopartarak, sanal ve yalnız iletişime geçirdi...

Bizi yalnızlaştırıp asosyalleştirir

Şu çok net bir gerçektir ki, internet doğru ve bilinçli kullanımadığı taktirde bize, kimseyle taze iletişim kurma ihtiyacı olmadan, tek başımıza yaşayabilmeyi çok açık şekilde öğreten bir yerdir. Bizi yalnızlaştırır. A-sosyalleşmemize neden olabilir.

Diğer taraftan bütün dünyanın en büyük problemi "güvensizlik"tir. Hepimiz hayatımızda yaşadığımız birtakım sıkıntılardan ya da talihsiz tecrübelerden dolayı insanlara güvenmemeyi öğreniveririz. Birileriyle iletişim kuraraken, iş yaparken, birşeyi satın alırken kendi kendimize "Acaba doğru mu söylüyor?" diye sorarız. Çünkü geçmişte yaşadığımız olumsuz tecrübeler bize insanların yalan söyleyebileceğini öğretmiştir. Söylenilen her şeyin gerçek olmayabileceği gerçeğinden yol açıkarak, iletişim halinde olduğumz herkesi sorgularız. Gerçek yani görüp, duyup, algılayabildiğimiz hayatta insanlara bu kadar zor güvenirken, kendi bilgisayar ekranımızın gerçeği dışında hiçbir somut gerçek olmadan içine girdiğimiz internette nelere ve kimlere güvenebiliriz. Özellikle de herkesin, yeri geldiğinde, oyun oynadığı, farklı isimlerle konuştuğu, yazı yazıp çizdiği bir ortamda.
Eğer gerçek olan şey, gözümüzle görüp, kulağımızla duyduğumuz, bütün duyu organlarımızla hissedebildiğimizse, bu kadar herşeyin sanal olduğu bir ortam da söylenilenlere ya da görünenlere nasıl inanabilir, güvenebiliriz ki?

Bu güvensizlik duruşu zaman içersinde gerçeklik algımızla ilgili sıkıntılar yaşayabilmemize neden olur.

Görünen ile öz bir olsaydı...

Örneğin bütün dünyanın iletişim kurmak adına kullandığı sosyal iletişim ağlarından birini düşündüğümüzde, pek çok insan kendi gerçek kimlik, cinsiyet ve konumlarından bağımsız bir şekilde, her kim olmak istiyorlarsa, o maskelerin arkasına gizlenerek iletişim kurmaktadırlar.

Büyük bir düşünür çok önemli bir laf etmiştir zamanında, "Görünen ile öz bir olsaydı, ilim diye birşeye ihtiyaç olmadı" diye. Düşünün, burada duyu organlarımızdan biri tarafından bile olsa, algılayabildiğimiz somut bir gerçek karşısındaki şüpheci duruştan bahsederken, somut olan hiçbirşeyin karşımızda olmadığı bir dünyadaki şüphecilik boyutu ne olur?

Diğer taraftan herşeyin çok hazır sunulduğu bu ortam, biz farkında olmadan yaratıcılığımıza köstek oluyor.

Sorunlu sürecin başlangıcı

Size her türlü bilginin, oyunun, hikayenin, şarkının, bulmacanın, filmin, insanın ulaşılabileceği bir hazine var diyorlar. Siz kendi kendinize bilgi üretmeye, yeni şeyler yaratmaya çalışmışsınız, yoksa var olan sınırsız, ulaşılabilir kaynağın içinde oradan oraya mı koşturursunuz?

Cevap çok açık? Nasıl ki tarih öncesi dönemde insanlar interneti bırakın, kağıt kalem, oyun, dil, konuşmak nedir diye bilmezlerken, bir formül oluşturmaya çalışmışlar. O formül sayesinde mağaralarda var olan şekillere bakarak o dönemin insanını anlamaya ve öğrenmeye çalışırız. Hiç kimse öğretmemiş onlara, aşkı nasıl ifade edeceklerini, açlıklarını, mutluluklarını ya da öfkelerini nasıl göstereceklerini. Onlar bulmuşlar.
Pek tabii ki demiyoruz ki teknolojinin nimetlerinden yararlanmayalım. Fakat eğer o olmadan yaşayamaz hale geldiysek, sorunlu bir sürecin içine girdik demektir.

Onsuz yaşayıp yaşayamayacağınızı test edin

Bilinçli kullanıldığı sürece çok kıtmetli bir bilgi kaynağı olan internet'e bağımlılı olup olmadığımızı öğrenmenin çok net maddeleri vardır;

-Eve gelir gelmez kimseye merhaba dahi demeden, ilk açılan şey bilgisayar ve dolayısıyla internet oluyorsa

"Bulunduğunuz ortamda, etrafınızda sizinle iletişim kurmaya çalışan kim varsa, hiçbirini duymadan kendinizi sadece bilgisayar ekranına kilitliyorsanız

-Gündelik hayatınızın büyük bir yüzdesi (iş ve zorunlu haller dışında) internette geçiyorsa

-Yemek yemek, uyumak, konuşmak, hareket etmek gibi temel birtakım gereksinizmlerinizi yok sayarcasına, normal şartlarda bu ihtiyaçlar için ayrılan zamanı internete ayırarak geçiriyorsanız

-O olmadığı zaman, sudan çıkmış balığa dönercesine, kendinizi şaşkın ve boşlukta hissediyorsanız

-İnternetle ilgili çıkan teknik bir arıza dolayısıyla, geçici olarak ulaşamadığınız internet, öfke patlamaları yaşamanıza neden oluyorsa

-İnternetin olmadığı bir süreçte, konuşacak ve iletişim kuracak hiç kimseniz kalmamışsa

-Hayatınızda sizi oyalayan, size enerji verip besleyen başka hiçbirşey yoksa...

İnternet bağımlısısınız demektir.

Bağımlılık, "o" olmadan yaşayamama halidir. Konu internet ya da başka birşey olsa da, olmasa da... Eğer internet olmadığında kendinizi, garip ve kocaman bir boşluğun içinde, ne yapacağınızı bilmeyen bir ruh halinin içinde hissediyorsanız, burda ciddi bir internet bağımlılığı mevcuttur, diyebiliriz.

Bağımlılık nasıl sağlıklı bir hale getirilebilir?

Her bağımlılık çeşidinde olduğu gibi, internet bağımlılğının da altında var olan, bağımlılığı besleyen en temel besin kaynağı korkulardır. İnternet olmadığı  noktada hayatımızda var olmayan nelerin eksikliğini hissetmek bize iyi gelmiyorsa, büyük bir ihtimalle internette sınırsız zaman geçirerek üstünü örtmeye çalıştığımız şey, aynı şeydir. Bağımlılıklarımız hayatımızda var olan boşluklarımızı, yani eksik hissettiğimiz durumları dolduran duvarlarımızdır.

Duvarlarımızı, kalkanlarımızı kaldırarak korkularımızla yüzleşir, onları çözebilirsek, ne internet ne de başka birşeyin oyalamasına, kısacası bağımlılığına ihtiyacımız olur. Bağımlılık konusunu tek başınıza değil bir uzman eşliğinde çözmek isterseniz, eminim ki işini büyük bir saygı ve aşkla yapan her psikolog, size büyük bir keyifle profesyonel desteğini verecektir.

Unutmayınız ki, bu denli koşuşturarak geçirdiğimiz hayatın akışı içinde, zamanı iyi ve bilinçli kullanmamıza neden olan interneti bilinçli ve sağlıklı bir şekilde kullanabilmek çok önemli bir marifettir. Önemli olan, her insan gibi hepimizin bir takım korkuları olabileceği gerçeğinden yola çıkarak, korkularımızla yüzleşmekten kaçmadan, internet'i hayatımızda bir kalkan olarak görmektense, sadece internet olarak görüp, kullanabilmektir.

Bugün



Bu haber 1,512 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    13,318 µs