En Sıcak Konular

Felaketlerin Kaynağı: Çekirdek(Core)

8 Aralık 2011 10:25 tsi
Felaketlerin Kaynağı: Çekirdek(Core) Dünya gezegeni, tıpkı canlı bir varlık gibi tüm hayat emarelerine sahip; adeta nefes alan yeşil ve üzerinde yaşamı barındıran bir gezegendir. Diğer "Güneş sistemi"ndeki gezegenler, belki bir zamanlar böyleydi, ancak bugün ölü gezegenlerdir.

Bir gezegenin hayat barındırabilmesi ve canlı olması için "çekirdeği"nin faal olması; tüm "gezegensel aktiviteler"in devam etmesi gereklidir. Şayet çekirdek, tüm "gezegensel yaşamı ve canlılığı sağlayacak ısıya ve dönme enerjisi"ne sahip değilse, o gezegen adeta ölmüş demektir. İşte "Dünya gezegeni"nin, "Güneş sistemi"nde ve hatta yakın galaksilerde bulunan gezegenlerden farkı da budur.

Bugün üzerinde yaşadığımız bu tek canlı-yeşil ve anlamlı Dünya gezegeninde; katı iç çekirdek etrafında dönen dış çekirdeğin hayatiyet koşullarına uygun hareketi; yüzeyde manyetik alan oluşturan bir bobin görevi yapmaktadır. Bu sebepledir ki Dünya üzerinde bitkiler, canlılar ve insanlar yaşayabiliyor; tüm Güneş rüzgarlarından ve etkilerinden bu canlı hayatı koruyabiliyor. Yerküre'sinin sismik aktiviteleri; depremleri, volkanik faaliyetleri ve benzeri aktiviteleri; "çekirdek ısı enerjisi"nin parametre değerleri, normal aralıklarında devam ettiği sürece Dünya, canlı yaşamını sürdürecektir.

Tüm gökleri ve gezegenleri yaratan ve yöneten Sonsuz Yüce Rabb'imiz, her şeyi, "sebepler"e, "parametreler"e ve "modeller"e bağlamıştır. Tüm canlı-cansız varlığın; yani her şeyin yaşamı, ölümü O'nun elindedir ve O'nun "Ana Bilgisayar"ında kayıtlıdır. İnsanoğlu, sonsuza kadar bilimsel çalışmalar yapsa da O'nun yarattığı bu matematiksel modelleri tam olarak keşfedemez ve anlayamaz. Ancak Sonsuz boyutlu Yüce Rabb'imizin fiziki alemle ilgili modellerinin, "sonlu boyutlu hatalı-eksik bir yaklaşımını" elde edebilir ve elde etmektedir.

Sonsuz Yüce'nin her yarattığı şeyde; hem "hayat-rızık" vardır, hem de "tehdit-azap" vardır. Güneş, Ay, gezegenler, yıldızlar, Dünya, Dünya çekirdeği-magma ve hemen her şeyde... Dünya, yaşamı barındıran hayat dolu bir gezegendir, ancak tüm "helak edici felaketleri" de bünyesinde barındırmaktadır. Dünya çekirdeği, normal periyot aralığında faaliyet gösterdiği zaman Dünya, hayatiyetini ve üzerindeki normal yaşamı sürdürür. Ancak "çekirdeğin parametre değerleri", normalitenin dışına çıktı mı; ya bu yaşam gezegeni ölür, ya da üzerinde yaşamı tehdit eden "yıkıcı yerküre aktiviteleri" ortaya çıkar. Tıpkı "Nuh tufanı"nda olduğu gibi, tıpkı bugünkü gibi...

Sonuç olarak Dünya'nın merkezindeki "kor-magma", hem üzerinde yaşayanlar için "nurdur-rahmettir", hem de "harareti-enerjisi" yükseldiği zaman "nardır-azabtır".

Bugün Dünya'da gözlemlediğimiz yerküre aktivitelerinin en şiddetlisi "Nuh tufanı"nda gerçekleşti. Yani "çekirdek ısısı-enerjisi arttı"; "magma-fırın kızıştırıldı" ve Yerküre homurdanarak "yıkıcı aktivite boyutu"na Sonsuz Yüce'nin emriyle geçti. İşte Kur'an'daki delili:

HUD(11)/40'da evrenlerin ve Arz'ın Rabb'i, "Nuh tufanı"nı anlatırken diyor ki; "emrimiz geldiğinde, 'fare tennura'(magmayı-fırını kızıştırdık, şiddetlendirdik)". Bu ayet ifadesi, aynen MÜ'MİNUN(23)/27'de de tekrarlanarak tekid ediliyor. Bu oldukça anlam yüklü ve bugünkü "Dünya'nın doğal felaketlerini" de ifşa eden "fare tennura" anahtar kavramının anlamı ve açıklaması aşağıdadır:

"Tennur"un, anlamı "kapalı ocak-fırın"dır. Türkçede, "tandır" diye de ifade edilir. Muhtemelen asıl kökü "nur"dur. Esasen İbranice bir kelime olan "tanur"; "fırın-soba" anlamındadır. Arapçada "şiddetlilik" anlamı kazanarak "tennur" olmuştur. Ayrıca Araplar, "Yeryüzü"ne de "Tennur" derler. "Tennur"un yakın benzeri "tennar"dır. "Nar"dan türemiş bir kelime "ateş" anlamına gelir.

"Feveran", "fvr" kökünden türemiş olup anlamı "şiddetli ani kaynama-fışkırma"dır. O halde bu iki kavram beraber kullanılınca ne anlama gelir? Şu anlama gelir: "Fare tennuru"; yani "fırın-ocak kızıştırıldı"; yani şiddetlendirildi ve harareti ani bir şekilde artırıldı.

Gerçekte Arz'ın(Yerküre'nin) "çekirdeği" dikkate alındığında, "fare tennuru"nun anlamı; "magma-fırın-ocak kızıştırıldı" olur. Özet olarak yukarıda bahsettiğimiz ayetlerde, Arz'ın(Yerküre'nin) "çekirdeğinin ısısı"nın şiddetli(fevri) bir şekilde artması bize bildirilmektedir. İşte Nuh tufanı, Arz'ın merkezindeki bu "ısı ve dolayısıyle enerji artışı" sonucunda meydan gelmiştir. Bugünün bilimiyle biliyoruz ki "çekirdek"te meydana gelen "ısı artışı yahut ani enerji artışı"; Yerküre'de zincirleme sonuçlar doğurur.

"Nuh tufanı"nı hazırlayan ana parametre değişimi, çekirdek(core) ısısının ani bir şekilde artmasıdır. Bu ani enerji artışı ise çok sayıda parametreyi tetikler. Böylece zincirleme doğal olaylar-felaketler, yani Yerküre'nin aktiviteleri meydana gelir... Küresel şiddetli depremler, karaların batması ve yükselmesi, yarılan yeryüzeyinden suların fışkırması, küresel volkanik patlamalar, atmosfere yayılan su buharı ve arkasından evrensel "Nuh tufanı." Bu doğal felaketler zincirine; "buz dağları olan kuyruklu yıldızlar"ın çok sayıda Dünya'ya çarpması ilave edildiğinde evrensel Nuh tufanı kaçınılmaz olur ve de öyle oldu...Bu konuyu ileride "Küresel Yok Oluş: Nuh Tufanı" başlığı altında inceleyeceğiz.

Biz bugün Dünyamızda cereyan eden "doğal felaketler"in, "küresel ısınma" kavramıyla izah edilemeyecek boyutta olduğunu; asıl temel sebebin Yerküre'nin çekirdeğinde meydana gelen "ısı-enerji artışı"ndan kaynaklandığı görüşünü savunmaktayız. Sitemizin "Yaklaşansaat" ismi bu gerçeği en iyi şekilde özetlemektedir. Bunun kanıtları, Kur'an, Sahih Sünnet, Tora-Eski Ahit, Nuh tufanı ve bilimsel araştırmalarda; özellikle de "gözlenen son 20 yıllık doğal felaketler"in doğru okunmasında saklıdır. Netice olarak Yaklaşansaat'in, "vahye, ilme ve gözlemlere dayanan projeksiyonu" her geçen gün doğrulanmaktadır.

Nitekim Prof. Dr. Elchin N. Khalilov'un başında bulunduğu "Geochange Grubu"nun çalışmaları, bize göre "yerküre aktivitelerinin kaynağı"na, doğru bir teşhis koymuş olup; yaptıkları küresel çaptaki bilimsel araştırmalar bugünkü "doğal felaketler"i en isabetli şekilde açıklamaktadır. "Küresel ısınma ve iklim değişikliği", "yerküre aktiviteleri"nin; yani doğal felaketlerin sebebi değil, bilakis sonucudur. Özetle şunu söylemeliyiz: Dünya'nın merkezinde(çekirdeğin)deki "ısı-enerji artışı", yerküre'deki tüm "doğal felaketleri" tetiklemekte, zincirleme doğal olaylar-felaketler meydana gelmektedir.

Sayın Khalilov'un bilim grubuyla yaptığı araştırmalar, bizim önceden beri kamuya açmadan "savunduğumuz bu tezi" teyid eden bilimsel kanıtlardır. Biz şu anda tarihe not düşmek için bu açıklamayı yapmak durumundayız. Ayrıca Sayın Khalilov ekibinin tamamen bilime dayanan bu tespit ve teşhisinin bizim için bir teyid, insanlık için de takdire şayan bir uyarı olduğunu bildirmeliyiz. Bugün malesef, insanlığı uyaran ve tarafsız bilimsel gerçekleri, güç baronlarından korkmadan ortaya koyabilen bilim adamlarının sayısı fazla değildir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki; bize göre Sayın Khalilov ve Geochange Grubu; doğal felaketleri, doğru okumuşlardır. Dünya'nın geleceğinde beklenen şiddetli felaketleri de yaptıkları araştırmalar ve "istatistiksel projeksiyonlar"la ortaya koymuşlardır. Dünya'nın bugünkü ve gelecekteki gerçeklerine duyarsız kalan insanoğlu, Dünya'nın nereye gittiğini görmemeye ve "Yerküre'nin homurtuları"nı duymamaya devam ettikçe, yakın gelecekte "yaklaşansaat"in geri döndürülemez virajına girmiş olacaktır.

Aşağıda Sayın Khalilov Grubu'nun "Yerdeğişimi(Geochange) 2010 Raporu" ve "istatiksel projeksiyonları"nın sadece sonuç bölümünün bir özeti verilmiştir. Raporun tamamının geniş bir özeti; DÜNYAMIZ bölümünde "Felaketlerin Kaynağı: Çekirdek(Core)" başlığı altında yayınlanmıştır.

SONUÇLAR: DÜNYA'NIN MUHTEMEL YAKIN GELECEĞİ!

Bugüne kadar sürdürülen çalışmalar ortaya şöyle bir tablo çıkarmaktadır: Yerkürenin çekirdeğindeki "ani enerji artışı", gezegenimizin tüm tabakalarında; litosfer, hidrosfer, atmosfer ve manyetosferinde kendisini açığa çıkarmaktadır. Bunu biz "küresel enerji sıçraması" olarak adlandırıyoruz. Bu sürecin kabaca başladığı yıl 1998 yılıdır. "Küresel eneji sıçraması", çok açık bir şekilde doğal felaketlerin hızla arttığını gösteren istatistiklere de yansımıştır. "Küresel iklim değişimi" de doğrudan bu "enerji sıçraması"nın sonucu olan "doğal faktörler"den etkilenmektedir. IPCC raporlarının açıkladığı bu etki, tahminlerin çok ötesindedir.

"Geochange(Yerküre değişimi) Grubu" bu bölümde küresel çaptaki sismik, volkanik, tsunami ve Güneş aktivitesi gelişiminin "uzun dönemli tahminler"ini oluşturdu.

Belli olayları tespit etmeye çalışmayacağız çünkü bu çok zor ve kompleks bir iştir. Amacımız önümüzdeki on yıl için uzun süreçli tahminlerde bulunabilmek. Biz bu uzun dönemli tahminlerde bulunurken, bilimin tüm alanlarındaki uzun dönemli tahminlerde geçerli olan bir prensibinden yararlanmaktayız: "Geleceği görmek için geçmişe iyi bakmalısın."

Dünya Sismik Aktivitesi Tahmini (Uzun Dönemli)

Bu çalışmada, "depremler"in zaman içerisindeki evrimine bakarak geleceğe dönük tahminlerde bulunmayı amaçlıyoruz. Bütün doğal olaylarda bir döngüsellikten bahsetmek mümkündür. Sismik aktivite konusunda uzun dönemli bir tahmin yapmak için de bu döngüsellik göz önüne alınmalıdır. Doğa olaylarında gizli olan döngüselliği ortaya çıkarmak için bir takım doğrusal ya da doğrusal olmayan dönüşümler kullanılabilir. Bu döngüsellikleri işlerken, belli zaman aralıklarında olan olayların ortalamalarını kullanıyoruz.


Graf.84: 6,5 şiddetin üstündeki depremlerin 1976-2010 arasındaki sayıları ve 2010 sonrası oluşabilecek trend.


 Graf.85: Aylık 6,5 şiddetin üzerindeki depremler ve 2015'e kadar tahmin edilen projeksiyon, aylık depremler kırmızı çizgi ile, 11 aylık ortalamalar da siyah çizgi ile gösterilmektedir.



Graf.86: 8 şiddetin üstündeki depremlerin yıllık sayıları ve 2015'e kadarki tahminler.


Graf.87: 1900-2010 arası 8 şiddetin üstündeki depremlerin yıllık sayıları ve 2016'ya kadar yaptığımız tahminler.


Graf.88: Dünya'da olan yıllık volkanik patlama sayısının 1900-2009 arasındaki seyri.



Graf.89: 1900-2010 arası büyük tsunami sayıları.


Öncelikle 1976- Mayıs 2010 arasındaki 6,5'den yüksek şiddete sahip depremleri ele alıyoruz. Bu depremleri incelerken 11 aylık ortalamaları kullanıyoruz.

Graf.84'de bu depremlerin aylık sayılarına göre çizilen bir grafiği göstermektedir. Sinüs eğrisinin döngüleri yaklaşık 18 yıllıktır. Sinüs eğrilerini 2010 ötesi için de devam ettirdiğimizde 2010-2016 arasında sismik aktivite düzeyinde artış olacağını öngörebiliriz.

Graf.84: Bu şekilde aynı zamanda 1,5-3 yıllık küçük döngülerde 1'den 17'ye kadar numaralandırılarak gösterilmişlerdir. Buna göre yukarıdaki projeksiyon ile birleştirildiğinde grafikteki gibi 2010-2016 arasında 2 zirveli 2 küçük döngü görmemiz olasıdır.

İlk aktivite 2011'de çok yüksek olup bir çok büyük deprem beklenmektedir, sismik aktivite 2012'de geçici bir düşüş gösterecek ve 2013-2015 arası bu sefer daha büyük bir zirve yapacaktır.

Graf.85'de sinüsün yüksek kısmı yani en yoğun sismik aktivite 2010-2015 arasında gözükmektedir. Yine 2-3 yıllık döngüleri dikkate alırsak en büyük depremler 2011 ve 2013'te beklenmektedir.

Şiddeti 8'in üstünde olan depremlerin yıllık miktarları da önemli fikir verebilir. Graf.86'da yıllık 8 üzeri şiddette depremlerin sayısını görüyoruz. Bu sinüs eğrisi ve düz çizgi trendini devam ettirerek 2016'ya kadar olacak sismik aktivite projeksiyonunu grafikteki gibi gösterebiliriz.

Şimdi de Graf.87'deki 1900-Mayıs 2010 arasındaki 8 şiddetin üstündeki depremleri inceleyelim . Bu grafikte ise daha büyük 75 yıllık (1905-1980) sinüs döngülerinden bahsetmek gerekir.

Burada da bir sonraki yüksek aktivite periyodunun 2011-2015 arası olacağı tahmin edilmektedir.Küçük döngüleri de hesaba kattığımızda en büyük aktivitenin 2011 ve 2013'te olması muhtemel gözükmektedir.

Dünya Volkanik Aktivitesi Tahmini (Uzun Dönemli)

Aynı yöntemlerle volkanik aktivitenin geleceği konusunda tahminlerde bulunacağız.

Graf.88'deki grafikte volkanik patlamalar, bir sinüs eğrisi ve artan bir düz çizgi ile karakterize edilmektedir. Bunlardan düz çizgi gitgide artan aktiviteyi, sinüs eğrisi ise aktivitenin döngüsel karakterini ortaya koymaktadır.

Sinüs eğrisi sayesinde periyotların 26 yıllık olduğunu görüyoruz. Burada da sinüs eğrisi ve düz çizgiden yola çıkarak yaptığımız projeksiyonla; 2011 ve 2013 birer zirve aktivite ve 2012'de ise lokal minimum bir aktivite görmemiz mümkün.

1 Ocak-31 Mayıs 2010 arasında 52 volkanik patlama gerçekleşti. Bu da bizim 2011-2013 için beklediğimiz 100-110 volkanik patlamanın, kabul edilebilir bir sayı olduğunu göstermektedir.

Tsunami Aktivitesi Tahmini (Uzun Dönemli)

Büyük tsunami tahmini, bir nevi tsunamiye sebep olacak büyük deprem ve volkanik patlama tahminidir. Önümüzdeki 5 yıl için büyük tsunami sayısı tahminlerinde bulunduk. Graf.89'da, 1990-2010 arasındaki büyük tsunamilerin sayılarını çizdik. Düz çizgi, artan tsunami trendini göstermektedir.

Burada da döngüleri incelediğimizde; 2011 ve 2013'de büyük tsunamilerin sayısında artış bekliyoruz. 2016'dan önce oldukça yıkıcı şiddette doğal feklaketler beklenmektedir.

Sonuç olarak beklenen yerkürenin bu doğal felaketler aktivitesi, insanlık yaşamının ve uygarlığının ilerlemesini olumsuz olarak etkileyecek; insanlık tarihinde benzeri görülmemiş ölümlere ve yıkıma yol açacaktır. Ve arkasından maksimuma ulaşan felaketler, 2016 dan itibaren bir düşüş yaşayacaktır.
Çeviren ve Derleyen: Gökben Çoşkun


yaklasansaat.com

Kaynak:
1) Prof. Dr. Elchin N. Khalilov, "Geochange: Problems of Global Changes of the Geological Environment", Internationel Scientific Journal, Vol.1, London, Munich, 2010, ISSN 2218-5798.
2) www.geochangemag.org



Bu haber 1,608 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,769 µs