En Sıcak Konular

Ambardaki fare deliklerini kapatalım

24 Haziran 2011 09:15 tsi
Ambardaki fare deliklerini kapatalım Eğer ambar faresinin hilesi yoksa bizim kırk yıllık amelimizin buğdayı nerede? Bu kadar zamandır doğruluğumuzun, amellerimizin hasılı niçin ambarımızı doldurmadı?

Bir Müslüman olarak namaz kılarız, oruç tutarız, zekatımızı, sadakalarımızı veririz, evrad-ı ezkarımızı ifa ederiz, hizmet diyerek oradan oraya koştururuz. Bu amellerimizin öncelikle bizim şahsiyet yapılanmamızda bir dönüşüm meydana getirmesi gerekir. Ancak o dönüşümü ne ölçüde yaşıyoruz ya da bir dönüşüm yaşayamadan yerimizde mi sayıyoruz?

Mevlana Hazretleri bu konuda bize bir uyarıda bulunuyor: “Biz şu dünya ambarında buğday topluyoruz. Fakat topladığımız buğdayları kaybediyoruz. Bir gün aklımızı başımıza alıp da buğdayın böyle azalmasının, kaybolmasının ambara giren fareden ve onun hilesinden ileri geldiğini anlayamıyoruz.

Ey Hak talibi can, önce ambara giren fareden kurtulma çaresini ara, ondan sonra buğday ölçeğini omuzla. Eğer ambar faresinin hilesi yoksa bizim kırk yıllık amelimizin buğdayı nerede? Bu kadar zamandır doğruluğumuzun, amellerimizin hasılı niçin ambarımızı doldurmadı?”

Yani, Mevlana diyor ki; gönül evini, amellerinle ve amellerinin sonucu oluşan huzurla, feyizle, nurla dolduruyorsun. Fakat şeytan ve onun içteki casusu nefis, fare misali gönlünde delikler açmışlar.

Sen manevi kazanç elde ettikçe o deliklerden girip o kazanımlarını götürerek boşa çıkartmaya çalışıyorlar. Sen de sanıyorsun ki bu kazanımların gönül evinde kalıyor, ahiret sermayesi biriktiriyorsun.

Hayır, o deliklerden kazandığın sermaye sessizce geldikleri gibi gidiyorlar. Eğer öyle olmasaydı yaptığın bunca amel seni şimdiki halinden daha güzel bir hale dönüştürürdü. Ahlakın her geçen gün daha da güzelleşir ve kurbiyet adına hep ileriye doğru giderdin…

DERDİNİ BİL Kİ DERMANI BUL

Bir gün aşırı halsizlik şikayetiyle doktora gittim. Tahlil sonucunda kansız olduğumu söyleyerek ilaç verdi doktor. İlaçları özenle kullandım, beslenmeme de ayrıca dikkat ettim. Buna rağmen halsizlik şikayetim her geçen gün daha da artıyordu.

Tekrar doktora gittim, daha derin tetkikler sonucunda asıl hastalık teşhis edildi. Sorun tiroid hormonlarının hızlı çalışmasına bağlı oluşan bir hastalıktı. Bu hastalık kansızlık da yaparmış. Tiroid hastalığına yönelik tedaviye başlayınca kansızlık şikayetim de kendiliğinden çözüldü.

Yani ben kansızlık için ne yaparsam yapayım kansızlığa neden olan asıl hastalığı tedavi ettirmediğim sürece kansızlıktan kurtulmam mümkün değildi. Önce temel sorunu çözmek gerekiyordu.

Aynen burada olduğu gibi, insan manevi hastalıklarının da esas sebebini iyi bulmalıdır. Bulamazsak bir yandan amellerimizle kazanırız diğer yandan kalbimizin hastalığıyla o yaptığımız amelimizi hiç konumuna düşürürüz.

Bu sebeple de zaman geç olmadan şeytanın ve nefsimizin hileleriyle gönül evimize açtıkları delikleri kapatmaya çalışmalıyız.

HASTALIKLAR BİZİ KUŞATMADAN TEDAVİ OLMALIYIZ

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) hasedin, ateşin odunu yaktığı gibi iyilikleri yakıp bitireceğini söylemektedir. Her şeye rağmen güzellikler için o kadar çalışıp didiniyoruz, ama yolda sinsice saklanmış olan haset birden çıkıyor önümüze ve her şeyi yakıp kavuruyor.

Düşünün sadece bir haset duygusunun nelere mal olduğunu. Evet, öncelikle fare delikleri dediğimiz kalbi hastalıklarımız olan kibir, gurur, ucub, suizan, enaniyet, riya, gıybet-dedikodu gibi hastalıklarımızın derdine düşmemiz gerekmektedir.

Bu hastalıkları tedavi etmediğimiz veya doktoruna tedavi ettirmediğimiz sürece amellerimizin kalitesinin artması mümkün olmayacaktır. Hatta ilerleyen zamanlarda hastalığın belirtileri kendini daha bariz ortaya koyacaktır.

Amellerimizde yılgınlıklar, isteksizlikler baş gösterecek, istikrarsızlıklar kendini göstermeye başlayacak, temsil insanı olmaktan ziyade söz adamı olacağız.

Oysaki tüm çabamız Allah rızasını kazanmak. Hal böyle olunca da en önemli husus doğru reçeteyi bulabilmek, manevi hastalıklarımızı tespit edip noksanlıklarımızı gidermek olmalıdır. Ancak böyle olursa ambarımızdaki delikleri kapatır, boşa kürek çekmeyi bırakarak ambarımızı doldurmayı başarırız.

KENDİNLE YÜZLEŞECEKSİN ÖNCE

Bugün kendini gerçekleştirme veya kişisel gelişim konuları oldukça revaçta; birçok yerde dersler, seminerler veriliyor bu hususta. Ama öyle konuştuğumuz veya dinlediğimiz gibi kolay değil bu işler. İnsanın kendisini geliştirebilmesinin temelinde kendi durumunun, kalbi hastalıklarının farkına varması yatmaktadır.

Kendini yatıracaksın ortaya, murakabe yoluyla, içini dışarıya çevireceksin. Bakacaksın yaralarına berelerine, halinle halleşip yüzleşeceksin uzun uzun… Yüzleşeceksin ki bir üst boyuta çıkasın. Sonra yavaş yavaş merdiven basamaklarını çıkacaksın zirvelere doğru…

Ailem Dergisi



Bu haber 1,830 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,061 µs