Fukushima'da sessiz bahar | " /> Fukushima'da sessiz bahar | "/>

En Sıcak Konular

Fukushima'da sessiz bahar

2 Mayıs 2011 10:52 tsi
Fukushima'da sessiz bahar "Bir daha asla doğa anayı kontrol edebileceğimize inanmayacağız. Bir noktada yaşam daha iyi olacak, çünkü herşeyimizi kaybetme noktasında çok yaklaştık."

İzmit 1999 – Fukushima 2011. Depremin yarattığını yıkımı yaşayan iki kadın ve anneyiz. Sevdiklerimizi kaybettik, pek çok tanıdığımız evsiz kaldı, deprem çocuklarımızın korkulu rüyası oldu, günlerce uyuyamadık. Bütün bunlara ek olarak, Joanne, Fukushima Daiichi nükleer santraline 60 km. mesafedeki Fukushima şehrinde, eşi ve 7 yaşındaki kızıyla birlikte yaşıyor ve ikinci çocuğuna hamile. Nükleer santralin yarattığı sorunlarla baş etmeye çalışıyor.


Doğanın doğum, neşe ve aşk mevsimi bahar geldi. Kirazların çiçek açma vakti. Bu özel mevsimde, Japonlar bu yüzyılın belki de en zor günlerini yaşıyorlar. Önce deprem ve tsunami, ardından nükleer kriz. İkisi doğal afetlerdi fakat sonuncusu insanoğlunun verdiği kararların sonucu. Bunlarla nasıl baş ediyorsunuz?

Joanne: Bahar burada yılın en güzel zamanı idi. Kiraz çiçeklerinin tümüyle açtığı bu neşeli mevsim şimdi üzüntü ve kalp kırıklıkları zamanına dönüştü. Rachel Carson’un “Sessiz Bahar”ını hatırladık. Hiç çocuk sesi yok, çünkü evde kalmak zorundalar. Kiraz çiçeklerini izlediğimiz büyük eğlenceler (hanami) de yok. Depremden sonra tek amacımız susuz, doğal gazsız günlük yaşamak ve depremin bıraktığı yıkıntıları temizlemek. Depremin bizde yarattığı en büyük ruhsal çöküntü artçı depremler. 11 Mart’tan bu yana binlerce artçı deprem oldu. Çocuklar uyuyamıyorlar. Yetişkinler artçılarla evleri sarsıldıkca giderek daha gerginleşiyorlar. Evimizi temizledikten sonra, 11 Nisan’da olan artçı deprem kalan son camları da kırdı. Gece olduğu için daha çok korktuk. Bir sonraki artçının ne zaman geleceğini bilemiyoruz ve bu hepimizi ruhsal olarak yıpratıyor.

Tsunami buraya ulaşmadı fakat surf yaptığımız, pikniğe gidip yüzdüğümüz yerler yok oldu. Tsunmai görüntüleri hepimizin korkulu rüyası ve kayıp olan binlerce insanın varlığı duygularımızı etkiliyor. Pekçok insan ruhsal sağlığını korumak için televizyon seyretmeyi bıraktı.

Yaşam tarzlarımız giderek enerjiye daha bağımlı hale geliyor. Nükleer enerji taşıdığı yüksek risklere rağmen, temiz, güçlü ve ucuz enerji kaynağı olarak tanıtılıyor. Bu görüşe katılıyor musunuz? Japon halkı nükleer enerji santrallarının yapımını nasıl kabul etti?

Japonya’da enerji israfına karşı çok güçlü bir hareket var. Şu an çok güçlü bir ekoloji hareketi de var. Tüm elektrikli aletler enerji tasarrufu için konulan çok sıkı kurallara uymak zorunda. Modern ülkelerin alternatif enerji kaynaklarına sahip bir geleceğe doğru ilerlediğini düşünüyorum. Burada sorun, rüzgar çiftlikleri kuracak veya geniş güneş panelleri koyacak alanı olmayan küçük bir ülke olmamız. Nükleer santraller çok büyük alan gerektirmediği ve ucuz olduğu söylendiği için Japonya için çok iyi bir çözüm gibi göründü. Sorun Japonya adalarının deprem bölgesinde bulunması. Şimdi biz bu “ucuz enerji”nin bedelini ödüyoruz.

Çevrenizdeki insanlar Fukushima Dai-ichi nükleer santrali krizinden nasıl etkilendiler?

Santralden 60 km uzakta 250,000 kişinin yaşadığı bu şehirde çocukların okul dışına çıkmalarına izin verilmiyor. Radyasyon bulaştığı için su içemiyor, burada üretilen yiyecekleri yiyemiyoruz. Büyük bir üzüntü ve korku var. Pek çoğumuz bunun ne zaman biteceğini öğrenmek istiyoruz fakat kimse bunu söyliyemiyor. Hala süren artçı sarsıntılar gerginliğe bağlı rahatsızlıkları artırdı. Mümkün olduğunca evde kalıyoruz ve sürekli rüzgar raporlarını takip ediyoruz ki rüzgarın radyasyonu buraya getirip getirmediğini bilelim. Radyasyondan dolayı boşaltılan sahil bölgelerinden gelen insanlar burada yaşıyorlar. Yerel hükümet bu durumla baş etmekte zorlanıyor.

Nükleer santralden sızan radyasyson hava, toprak, su gibi, yaşamsal kaynakları kirletiyor ve bu kaynaklar uzun süre kirli kalacak. Nükleer santrale yakın yaşayanlar ne yapacak?

Buradan ayrılmalıyız. En acıklı olan tüm çiftçiler ve balıkçıların yaşamlarını geçirdikleri yerleri terk etmek zorunda olması. Benim gibi işi olanlar ve gençler kolaylıkla ayrılıp başka şehirlere yerleşebilirler. Fakat işi buraya bağlı olanlar için bu sorun. Shinto dinine inanan Japon halkı toprağa ve tüm canlılara ibadet eder fakat hiçbir Shinto arınma seremonisi radyasyonu temizleyemez.

Öğretmenim ve bir başka üniversitede iş bulabilirim. Eşim uluslararası bir şirkette çalışıyor ve tayin isteyebilir. FAKAT evimiz burası ve ayrılmak kolay değil. Kızımız burada okula gidiyor, arkadaşlarımız ve eşimin ailesi burada. “Burası tehlikeli, hadi gidelim” demek düşünüldüğü kadar kolay değil.

Deprem ve tsunami en fazla 2-3 nesli etkiler. Çernobil nükleer kazası bize nükleerin nesiller boyu zarar vereceğini gösterdi. Nükleer enerji santralleri kurarak sadece kendimizin değil gelecek nesillerin ölüm fermanını imzalıyoruz. Anne olarak siz ne dersiniz?

Yakın dönemde nükleer enerjinin daha güvenli hale getirilmesinden başka çaremiz yok. Gelecekte nükleer enerjinin yerini alacak yeni bir teknoloji geliştirilecektir. Japonya, kişilerin ve küçük şirketlerin enerji tüketimi konusunda kendilerinin karar vereceği ve güneş panellerinin daha popular olacağı bir ülke olacak. Bir anne olarak bunun ideal olmadığını biliyorum ve nükleer enerjinin daha güvenli bir enerji kaynağı ile değiştirildiğini görmek istiyorum.

Bu kaza bize acımasızca çarpıcı bir gerçeği hatırlattı “ küçük bir dünyada yaşıyoruz ve hepimiz birbirimize bağlıyız”. Japon nükleer santralleri %100 güvenli olsalar dahi komşularınızdaki nükleer santrallerden dolayı kendinizi güvende hissedecek misiniz?

Nükleerin enerji yerine kirli bombaların yapımında kullanılması konusunda daha endişeliyim. Fakat pek çok ülke daha fazla nükleer santral yapımını iptal ettiği veya durdurduğu için mutluyum. Burada yaşananlar nükleer endüstrinin daha güvenli olması ve gelecekte alternatif enerjilerin kullanılmasına yol açacaktır. Her gün bu krizin neden olduğu sorunlarla uğraşıyoruz ve umarım bu boşuna olmaz ve insanlar bu kazanın normal insanlar üzerinde yarattığı yıkımı görürler.

Herşeyin normale döneceğine inanıyor musunuz? Ne değişecek?

Burada yaşam asla normale dönmeyecek ve eskisi gibi olmayacak. Bir daha asla Pasifik Okyanusuna bakan çok güzel sahilde surf yapamayacağız. Bir daha asla sıcak yaz günlerinde yerel süt ile yapılan dondurmalar yiyemeyeceğiz. Bir daha asla yaşamını yitiren binlerce insanı düşünmeden denize bakamayacağız. Bir daha asla doğa anayı kontrol edebileceğimize inanmayacağız. Bir noktada yaşam daha iyi olacak, çünkü herşeyimizi kaybetme noktasında çok yaklaştık.

Eğer nükleer enerji santralleri konusunda endişeliysek ne yapmalıyız?

Hükümetlerimize yeni teknolojilere yatırım yapmaları için baskı yapmalıyız. Alternatif enerji kaynağı kullanan ürünleri talep etmeliyiz. Tüketici olarak gücümüz var. Kızmak yerine gerçekçi olmalıyız. Yıkıcı yerine olumlu olmalyız. Enerjimizi çocuklarımız için temiz bir gelecek hayalini paylaşacağımız insanları cesaretlendirmek için kullanmalıyız. Bu hayal gerçekçi olmalı. Yaratıcı, yenilikçi olmalıyız. Milyonlarca mühendis, tasarımcı ve mucitin bu hayali gerçekleştireceğine inanıyorum.

Bizimle paylaşmak istediğiniz bir konu var mı?

Japonya’da evsiz kalan binlerce insan var. Pekçoğu temel ihtiyaçlardan ve elektrikten yoksun. Eğer yaşam mücadelesi veren insanların öykülerini okumak isterseniz “Quakebook” satın alabilirsiniz. Geliri kazazedelere yardım eden Japon Kızılhaç’ına gidiyor.

Teşekkür ederim

Röportaj: Sürdürülebilir Yaşam



Bu haber 1,564 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,782 µs