TIP! | " /> TIP! | "/>

En Sıcak Konular

Bir iki üç TIP!

18 Temmuz 2008 09:32 tsi
Bir iki üç TIP! Dünya üzerindeki en güçlü ve en tehlikeli birkaç sektör ismi verilecek olsa muhtemelen silah ve uyuşturucu sektörü tıp sektöründen sonra sayılırdı... Bugünün tıp sektörü bizi tedavi de ediyor hasta da! Nasıl mı?

Bu türden bir yazıda tafsilata girmek mümkün değil ama şimdilik şöyle bir girizgâh yaparak başlayalım:

Bugün tıp sektörünü ellerinde tutanlarla ciddi patolojiler üreten sanayi kuruluşlarına sahip olanlar genelde aynı kişiler ya da kurumlardır.

Bu konuyu çok ciddi bir biçime irdeleyen cesur hekimlerden biri olan Op. Dr. İlhami Güneral Arma Yayınevi’nden çıkan “Kanserden Korkma Modası Geçmiş Tedaviden Kork” isimli kitabında (s.65-80) ABD’nin en büyük kanserle mücadele merkezi olan Memorial Sloane-Kettering Cancer Center’da hisse sahibi olan şirketlerin listesini vermiş:

Şirketin adı:                                             Ürettiği kanserojen

American Home Products                          Cerubine 
Bristol-Myers                                             Blenoxane, Cytoane
IC Industries                                               Nolvadex
Lilly, elli                                                     Oncovin, Velban
Merke & Co.                                             Cosmagen
Schering  Plough Corp.                               Intron A
Squibb                                                        Hydrea, Teslac         

Açıktır ki bu şirketlerin hepsi bir taraftan çevreyi kirleterek kanser üretirlerken diğer taraftan da kanserle mücadele (!) etmektedirler. Güneral kitabında kanserle mücadele eden (!) bu şirketlerin hiçbirisinin programında çevre kirliliğine değinen tek bir paragraf bile olmadığına dikkat çekmektedir.

Bununla beraber kimi komplo teorisyenleri bazı şirketlerin sadece kendilerini aklamak ya da günah çıkartmak maksadıyla patolojilerle mücadele merkezleri kurmadıklarını aksine tam da bilinçli bir biçimde ürettikleri patolojilere karşı bu merkezleri kurduklarını ileri sürmektedirler.

Sebebi basittir: Piyasa yaratmak; “yani patolojiyi kendin üret, sonra kendin tedavi et ve böylece de cebe tomarla para indir!” düsturunca hareket etmek.

Dr Mahmut Gürgan Türk Hukuk Sitesi’nde yazdığı yazıda şöyle demektedir: 
 
“Tek bir kalem kolestrol düşürücü ilacın yıllık cirosu 20 milyar dolar civarındadır. Kan kolestrol düzeyi üst normal sınırında 10 birimlik bir düşüşle genişleyecek olan "hasta" potansiyelinin getireceği kârı siz düşünün ve böyle bir kararı verdirecek araştırmalar için bu firmaların neler yapmayabileceklerini de bir tahmin edin.”

Malumu ilam etmek gerekirse, tıp sektörü silah ve petrol sektörleri kadar güçlü bir sektördür; ve bu iki sektörün önde gelen şirketleri tıp sektörüne de el atmış vaziyettedir. 

Başka bir ifadeyle içinde trilyon dolarlara varan bir hâsılatın ve ABD’ye bile yön verebilecek kudrette silah şirketlerinin olduğu bir sektördür tıp sektörü.

Tıp sektörü dediğimizde tabii çok geniş bir sektörden bahsediyoruz: İlaç sanayisi, tedavi makineleri sanayisi, özel hastaneler, vs. Dolayısıyla tıp sektöründeki vahim durumlar bütün alt sektörleri kapsıyor.

Bu kadar devasa bir güce sahip olan tıp sektörü karşısında pek çok hekim de maalesef ya korkak ya da verilen rüşvetler dolayısıyla gözü dönmüş bir hale bürünüyorlar. 

***

Bakınız, modern telakkide asıl olan temiz tutmak değil temizlemektir. Bir deterjan firmasının ‘kirlenmek güzeldir’ sloganı tam da bu telakkinin neticesidir. Ya da hasta etmemek değil tedavi etmektir öncelikli olan. Bütün bir sektör bu şiarla hareket etmektedir. Zira “kazançlı” olan budur. İnsanlar ne kadar çok kirlenirlerse deterjanlar o kadar çok para kazanırlar; ne kadar çok hasta olurlarsa tıp sektöründekiler o kadar çok para kazanırlar. 

***

Tıp sektöründeki problemler sadece bu saydıklarımızla da sınırlı kalmamaktadır. Özellikle Türkiye için şöyle bir sıkıntı söz konusu:

Avrupa’daki tıp fakültelerinde ortalama 10 öğrenciye bir tane hekim düşerken Türkiye’de bu oran 3 öğrenciye bir hekim şeklinde gerçekleşmektedir. Başka bir ifadeyle kontenjanlar boş olmasına rağmen tıp fakülteleri kısıtlı bir sayının ötesinde öğrenci kabul etmiyorlardı. Herhalde alelade bir muayenenin 150 ytl’ye vardığı güzide ülkemizde bu durum oldukça anlaşılır gözükmektedir. Yani tıp fakültelerini bile isteye doldurmayanlar tamamen “duygusal” bir saikle meseleye yaklaşmaktadırlar.

YÖK’ün üniversitelerin kontenjanları arttırmasının esas sebebinin tıp fakültelerindeki bu aymazlığın önüne geçmek olduğunu söyleyebiliriz.  

***

Hülasa, bugün tıp sektörü pek çok veçhesi itibariyle tam bir felakettir. Allah kimseleri ellerine düşürmesin.

Amin!

Not: Tıp sektörünün dürüst, fedakar, cesur ve çalışkan kişi ve kurumlarını elbette bu yazıdan tenzih ediyoruz. Onlara her zaman medyun-u şükranız.   

www.iyibilgi.com



Bu haber 1,328 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,095 µs