En Sıcak Konular

Al Gore gerçekten çevreci mi?

11 Temmuz 2008 12:38 tsi
Al Gore gerçekten çevreci mi? Sözde çevrecilerin yüzlerine buladıkları makyaj akmaya başladı. Bu öyle bir makyaj ki, hem size yeni bir “enerjiyi” pazarlıyor, hem de sırtınızdan para kazanıyorlar. Dilaver Demirağ, uygunsuz Al Gore’dan başlayarak, boyası çıkmış “

Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek!

Türkçe’de böylesi hoş deyimler vardır. Daha kötü bir durumu gösterip böylece zararımıza olan ama kayıpları diğeri kadar ağır olmayan bir işleme razı etmek için uygulanan bir yöntemdir. Genellikle korku salarak karşımızdakini kendi istediğimiz hale razı etmeyi içerir bu deyim.

İşte küresel ısınma denen doğa olayının -neee ben ne dedim, doğa olayı mı, olur mu öyle şey canım, küresel ısınma doğal moğal değildir tamamıyla insan kaynaklıdır öyle değil mi?- geldiği durum da bu aslında. Ama bu durumu daha da iyi açıklayan bir başka deyim var dilimizde: “Sinekten yağ çıkarmak”. En ufak bir şeyden bile kendine çıkar elde etmek anlamında kullanılan bu deyim özellikle Nobel ödüllü Al Gore ve onunla sıkı işbirliği içindekiler için çok geçerli bir deyim.

Medya denen beyin yıkama aygıtı, gerçekleri tıpkı güneş ışınlarını renklere ayrıştıran bir ışık tayfı gibi parçalayıp kendi yansıttığı prizmadan gösteriyor. Bu yansımaya göre Al Gore dünyayı kurtarmak için çabalayan bir aktivist, bir gerçek uzmanı, devasa petrol şirketlerine kafa tutan bir kahramandır. Rakipleri ise sürekli küresel ısınma olmadığı yalanını yayan ve bunu da bilimsel doğruluk adına değil, büyük petrol tekellerinin petrol karası vicdanları tarafından satın alındıkları için yapanlardır. Kısacası küresel ısınmayı sorgulamak eski engizisyon gibi bilime saldırmak, onu birtakım dogmalar adına baskı altında tutmak ile eş anlamlı gösteriliyor.

Lakin yine dilimize yerleşmiş bir deyimle “kazın ayağı öyle değil”. Tersine küresel ısınma etrafında koparılan fırtınada sadece petrol tekelleri değil, karbon ticareti ile yağlı kazançlar elde etmek isteyen büyük enerji devleri de epey bir pay sahibi.

Ama gelin ilkin Al Gore konusunda pek de konuşulmayan bazı gerçekleri dillendirelim. Şu an küresel ısınma konusunda bayraktarlık yapan ve George Bush’u Kyoto Sözleşmesini imzalamadığı için sıkıştıran Al Gore 10 yıl önce ABD heyetinin başındayken Kyoto Görüşmelerini enkaz haline dönüştürmüştü. İklim değişimi konusunda çalışan aktivistlerden George Monbiot İngiltere’nin Guardian gazetesinde yazdığı makalesinde “ABD’nin iklim müzakere ekibinin başında Al Gore olduğunu ve Avrupa Birliği’nin 2010 yılına kadar sera etkisi yaratan gazların yüzde 15 oranında azaltılması için ısrar etmesine rağmen, Gore ekibinin, 2012 yılına kadar yüzde 5.2 azaltacağı kararının, anlaşmayı tamamen yok ettiği”ni vurguluyor.

Peki, Al Gore’a güvenilebilir mi? Elbetteki hayır! Al Gore’un çevreciliği için kimi spekülasyonlar dolaşıyor. Örneğin kendisinin desteklediği biyodizel denilen ve soya, mısır gibi bitkilerden elde edilen sözde “çevreci” yakıtın bir numaralı pazarlamacısı olduğu açıkça görülüyor. MSNBC’ye verdiği röportajda Etanol ya da biyoyakıt denilen sözde çevreci yakıtla ilgili şunları söylüyor:
“Biyoyakıt enerjisinin kocaman yeni bir enerji kaynağı olacağını düşünün, özellikle de taşımacılık sektörü için. Her yerde bu enerjiyi göreceksiniz. Daha çok elektrik kablosu olan yakıt vasıtalarını göreceksiniz. Enerjinin kaynağı olarak biyoyakıttan faydalanılan yeni süreçleri göreceksiniz. Bu, süreçte tüketilen hiç petrol olmayacak. Biyoyakıt gerçek bir yenilenebilir enerji kaynağı olacak”.
Ve bilin bakalım ülkemizde de Açık Radyo başta olmak üzere pek çok yere finansal destek atan Açık Toplum Enstitüsü’nün finansörü olduğu söylenen spekülatör George Soros şu sıralar neye yatırım yapıyor ve doğal olarak hangi konuda bir duyarlık eşiği geliştirmeye uğraşıyor? Soros açıkça söylüyor: “Evet ben etanol da denilen biyoyakıtın spekülatörüyüm”. Haliyle Soros da küresel ısınmacı lobinin en canhıraş destekçilerinden…

Etanol ya da biyoyakıtın neden çevreci olmadığını ayrıca açıklayacağım. Amacım sadece dünyayı kurtaran adam Al Gore’un kapitalist sistemi yeşillendirme rolünü nasıl oynadığını göstermek. Tabii Al Gore’un Uygunsuz Gerçek filmine sponsorluk yapanların yeni enerji kaynakları pazarlamak isteyenlerden oluştuğu unutulmamalı ki bu filmdeki birçok şeyin abartıldığı İngiltere’de mahkeme kayıtlarına kadar geçti. Ardından sadece röportajlar, konuşmalar için “yeşil kurtarıcı”nın cebine milyonlarca dolar girdiğini de unutmamak gerekiyor. Kısacası küresel ısınma meselesi başlı başına bir sektör ve kazanç kapısı haline çoktan geldi bile. Elbette yeşil kolluklu enayi çevreciler sayesinde (tabii ülkemizde çevreden nemalananların kimler olduğundan da ayrıca söz etmek boynumuzun borcudur).

Atmosfer deniz, kirletmeyen keriz
“Küresel ısınma konusunda daha adam akıllı araştırma yapılmalı, bu konuda baş çeken IPCC modeli yanlış” diyen pek çok namuslu bilim adamının ise bu dogmaya karşı çıktıkları için petrol lobisi tarafından destekleniyor denilerek defteri dürülüyor. Lakin tüm bu karşılıklı suçlamalar içinde aslında birçok gerçek de kamuoyundan gizleniyor.

O da şu: Gerçekte tüm bu felaket haberleri iki tür olguyu gizliyor. Bunlardan ilki, bu toz duman arasında bu işten ekonomik çıkar elde edenlerin varlığı perdelenmiş oluyor. Böylece birileri Kyoto Protokolüydü, Bali Konferansıydı, iklim raporuydu deyip peşine düştüğümüz olguların üzerinden argo bir ifade ile malı götürüyor. Bunu anlamanın ve anlatmanın en iyi yollarından biri Kyoto Protokolünde yer alan bir madde. Bu madde karbon ticareti ya da emisyon ticareti olarak da geçiyor. Burada bir al gülüm ver gülüm durumu söz konusu.

Diyelim siz ileri derecede endüstrileşmiş bir ülkede faaliyet yürüten bir firmasınız. Kyoto protokolunda da ülkelerin ve sektörlerin 2012 yılına kadar belirlenen süre içerisinde ulaşması gereken karbon salma hedefleri var. Siz bu hedefi tutturamadınız o zaman henüz karbon salma düzeyi sizinkinden kat be kat az olan bir ülkedeki bir firmadan ya da ülkeden parayı bastırıp karbon kredisi alıyorsunuz ve böylece hedefleri tutturmuş oluyorsunuz. Bu şekilde atmosferi kirletme “hakkınızı”(!) kullanmış olurken bu işten para da kazanmış oluyorsunuz.

Mesela şu anda özellikle rüzgâr enerjisi sektörü bu işe çok duyarlı. Çünkü bu vesileyle bu işten çok para kazanacaklar. Haliyle birçok kuruluş bu işe yatırım yapıyor.

Bu arada birileri TV’lerde çıkıp “karbon ayak izinizi” azaltmak için evinizdeki ampulü az enerji tüketen ampulle değiştirmenizi, bunu yaparsanız çok ulvi bir şekilde dünyayı kurtarmış olacağınızı size vaaz etmiş oluyor. Amiyane tabirle birileri “malı götürürken” siz de “ben ne kadar çevreciyim” deyip “kerizlenmiş” durumuna düşüyorsunuz.

Diğer nokta ise şu; yaşamınız birilerinin yönetimi altına giriyor ki bunun adı apaçık totalitarizmdir. Bugün birileri neyi nasıl yapacağımızı -deyim yerinde ise tuvaletimizi nasıl yapacağımızdan eşimizle ya da sevgilimizle neyi nasıl yapacağımıza dek hayatımızı- baştan ayağa yönetiyor. Küresel ısınma konusu da böyle bir şey aslında. Birileri küresel ısınma olgusu ekseninde hayatınızın yönetimini ele geçirerek neyi kullanıp neyi kullanmayacağınızı, nasıl davranacağınızı, yaşamınızı nasıl planlayacağınızı size vaaz ediyor. Batılı ülkeler Saddam Hüseyin ya da şu sıralar Ahmedinejad’a, Batının egemenliğine itiraz eden başka ülke liderlerine faşist, despot diye küfürnameler döşenirken, aslında kendi kadife eldivenli, demokrasi maskeli faşizmlerini sizlerden gizlemiş oluyorlar.

Siz de medya vasıtası ile İran’ın ne kadar pis ve dikta rejimli bir ülke olduğunu, buna karşılık Batının ne kadar hoşgörülü ve demokrat olduğunu düşünüyorsunuz. Kısacası aslında birileri sizin beyninizi gayet güzel yıkayıp kendi istedikleri şeye inandırırken, perde gerisinde bambaşka şeyler dönüyor. Ama elbette eğer sıkı bir araştırmacı ve külyutmaz biri değilseniz bunlardan haberdar olmanız da mümkün değil, çünkü medya denen beyin iğfal şebekesi zihinlerinizi sömürgeleştirmeye azmetmiş bir halde. Size kendi işine gelenleri yansıtıp, sistemin aleyhine işleyen şeyleri ise gizliyor.
Kısacası bu küresel ısınma meselesi “çok su kaldıracak” bir konu. Ve bu konuya eğilmeye devam edeceğim. Ama sadece bu konuda değil birçok konuda ana akım medyadan yansıyanların dışında şeyler söyleyeceğim. Biliyorum etki alanım diğerlerininki kadar güçlü değil. Ama bir kişi bile asıl “uygunsuz gerçek”ler konusunda bir şeyler öğrenebilirse sistemin bir nebze olsun dışına çıkabilirse ben de amacıma ulaşmış olacağım.

ÖNEMLİ NOT: Bu yazdıklarımdan şu anlamın çıkmasını istemediğimi de baştan belirtmek istiyorum. Amacım ne çok şey bildiğimi gösterip bir tür bilgi tanrısı olmak ya da gerçek sizi özgür kılacak lafları ile kendime bir şeyler atfetmek değil. Hayır, ben de sizler gibiyim. Sadece ortada dolaşan şeyleri bir araya getirip bunlardan çıkacak anlamı size aktarmış oluyorum o kadar. Dahası kendi adıma bu medya kalemşorlarından acayip rahatsızım ve birilerinin bir şeyleri kalkan edip insanların iyi niyetini suiistimal etmesinden rahatsızım. O nedenle yapabildiğim oranda birilerinin tekerine çomak sokmak, oyunlarını bozmak çok önemli benim için.

Dilaver Demirağ / www.iyibilgi.com

 



Bu haber 954 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,100 µs