En Sıcak Konular

Geninize iyi bakın!

1 Temmuz 2008 10:30 tsi
Geninize iyi bakın! Bir genetik mirasla dünyaya geldiğimiz doğru. Fakat, yediğimiz içtiğimiz şeyler, yaşam biçimimiz, uyku düzenimiz bu mirası olumlu veya olumsuz olarak etkileyebiliyor. Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun çarpıcı yazısı:

Birkaç gün önce yiyecek ve içeceklerin genetik yapımızı değiştirebileceğini gösteren önemli bir araştırma yayınlandı. Bu çalışma, bizim "genetik miras kader değildir, o da değiştirilebilir bir şeydir" görüşümüzü destekleyen bir sonuçtur. Olumlu veya olumsuz yöndeki değişimlerin nasıl olduğunu merak ediyorsanız bu yazıyı dikkatle okuyun.

Hayata gelmeden önce, ilk hücrenizin oluşumundan itibaren ne gibi sınavlardan geçtiğinizi ve başınıza neler geldiğini bilseniz halinize (en kötü gününüzde bile) binlerce kez şükrederdiniz! Yumurtanın döllenmesi, "embriyo" haline gelmesi, sonra da bu küçük ilk canlıdan bir bebeğin şekillenmesi anlatılması çok ama çok zor ve uzun bir hikayedir. Dünyaya gelmek neredeyse binlerce genin, yüz binlerce hücrenin olağanüstü koordinasyonunu gerektirir. Biz hekimlerin sadece hayata "merhaba" diyebilmenin ve o ilk çığlığı atabilmenin bile her şeyin yolunda gittiğini gösteren bir gelişme olduğunu düşünmemiz ve şükretmemiz bundandır.

Kader mi, cahillik mi?

Genetik son yılların en çok ilgi gören bilim dallarından biri. Bunun ilk sebebi alın yazımızda yazan şeylerin çoğunun genetik kodlarımızdaki işaretler olduğunu öğrenmemizdir. Hayatta sizi ne gibi şansların ya da şanssızlıkların yani nasıl bir yazgının beklediği, (hangi maceralara yelken açacağınız) büyük bir ölçüde genlerinizde kodlanmış gen haritanıza yazılmıştır. İkinci nokta ise bilim insanlarının son yirmi-otuz yılda yaptıkları çalışmalar ile genetik mirasın bir kader olmadığını ortaya koymalarıdır. Genelde siz genlerinizin emrettiği biçimde bir yaşam sürersiniz ama bu etkiden şu veya bu şekilde kendinizi sıyırmanız da mümkün olabilmektedir. Genetik haritanızdaki bazı kötülük ya da şansızlıklardan erken teşhisle, ilaçlarla, yaşam tarzı değişimleriyle veya gen terapisi ile korunmanız veya kurtulmanız mümkün hale gelmiştir.

Üçüncü ve en önemli noktaysa başımıza gelenlerin çoğunun genlerimizin yaşadığımız çevre ile olan ilişkilerinden kaynaklandığını öğrenmemizdir. Çevresel faktörlerin genlerimizde yaptığı değişimler, bozulmalar, hasarlar çok ama çok önemlidir. Radyasyona maruz kalan hücrelerin DNA’ları bozulur ve bu bozulmalar kontrolsüz çoğalan, kanserleşen hücrelere dönüşümü başlatır. Yiyecek ve içeceklerinizde bulunan kimyasallar, hormonlar, böcek öldürücülerin çoğu (belki genetiği ile oynanan besinlerden bazıları) genlerinizin yapısını bozarak sizi hastalandırır. Yani gen-çevre ilişkisi çok ama çok önemli bir hale gelmiştir. Sonuncu nokta ise yaşlanma sürecinde ortaya çıkan ve genel olarak "yaşlanma ile ilişkili kronik hastalıklar" başlığı altında toplanan bazı hastalıkların da genetik haritanızla ilişkili olabileceğinin belirlenmesidir. Bazı kanserlerin, kalp damar hastalıklarının, Alzheimer hastalığının, şeker hastalığının ilerleyen yaşlarla birlikte daha sıklaştığını biliyoruz. İşte bu hastalıkların ve belki de yaşlanmanın genetik kökenlerinin hayatımıza olan etkisi sandığımızdan daha önemli olabilir. Kısacası genetik kurgu, adına ister "genetik miras" ister "genetik harita" ister "yazgı" deyin çok ama çok ciddi etkileri olan bir şey.

Torunlarınıza iyi genler bırakın

Bizim "genetik miras" konusuna sık sık değinmemiz de bundandır. Genetik mirasın ne olup ne olmadığını şimdiye kadar birazcık öğrenmiş olmalısınız. Bu mirasın değiştirilebilir bir şey olduğunun da farkına vardığınızı düşünüyorum. Yani genlerinizi değilse bile onları etkileyen çevresel koşulları değiştirerek ve yaşam tarzınızı farklılaştırarak (yaptığınız bazı yanlışları bırakarak), daha iyi nasıl yaşlanacağınıza, yüksek bir yaşam kalitesini nasıl yakalayacağınıza biraz da siz karar veriyorsunuz.

Yaşlanmamızda genlerin önemli bir rolü olduğunu unutmayın. Genlerin "ev sahipleri", bizim "kiracılar" olduğumuzu aklınızdan çıkarmayın. Görevimiz atalarımızdan aldığımız genleri çocuklarımıza, sonraki nesillere devretmektir. Devrettiğimiz bu genlerin ne kadar sağlıklı veya hastalıklı olacakları ise bize bağlıdır. Yaşam süresini uzatma çabalarının sadece kişisel bir yarar sağlamadığını yani bir bencillikten ibaret olmadığını işte bu nokta ortaya koymaktadır. İyi ve sağlıklı genleriniz varsa daha uzun ve kaliteli yaşarsınız. Aynı zamanda gelecek nesillere de daha sağlıklı ve kaliteli genler bırakırsınız. Bu iyi genetik miras gelecek nesiller için en büyük sağlık garantisi haline gelir. Genlerinizi koruyun ve onlara uygun yaşam tarzları oluşturun. Genlerinizdeki küçük sorunları ortadan kaldıracak hayat biçimi değişikliklerini yapmakta geç kalmayın. Sağlıklı genlerin geleceğin sağlıklı nesilleri anlamına geldiğini unutmayın.

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu / Hürriyet



Bu haber 887 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,032 µs