En Sıcak Konular

Bir silah olarak gıda (2)

28 Temmuz 2009 11:32 tsi
Bir silah olarak gıda (2) Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO)’ın neden bu denli yayınlaştırıldığını ve bunun nasıl başarıldığının anlamanın yolu, Dünya Ticaret Örgütü’nün yapısı, faaliyetleri ve yönetimini tanımaktan geçmekte.

Kemal Özer'in yazısı...

Bir "silah" olarak gıda (2)

Bir silah olarak gıda (1) Lütfen konu bütünlüğü açısından birinci bölümü okuyunuz

Bu güç odakları, ABD ve Kanada gibi ülkelerde başlattıkları değişim ve yozlaşma modelini diğer ülkelerin iknası için bir model olarak sunmaktalar. Bunun içinde seçtikleri yöntemin boyutları ürkütücü olmanın yanı sıra kısa vadeli bir proje de değil.

 Rol modelin başarısı için öncelikle yapılanmanın içeride olması ve ABD kurumlarının da ele geçirilerek, buradaki uygulamaların bilimsel çalışmalarda temel veri olarak alınmasını sağlamak gerekmektedir. Bunun içinde ABD’nin Gıda ve İlaç Dairesi (FDA)’nın kontrol altında tutulması ve referans kurum haline getirilmesi gerekmiştir.

Birleşmiş Milletleri ve ona bağlık kuruluşların yönetimi de, ABD kurum ve kuruluşlarından farklı değil. BM ve örgütlerinin yanı sıra, başta FDA olmak üzere bakanlıkları dâhil, ABD’nin ilgili kuruluşlarının da bu firmalarca yönetilip yönlendirildiğini ortaya çıkması üzerine Monsanto tarafından Dünya Ticaret Örgütü (WTO-DTÖ) gibi yeni bir silah geliştirilir.

1 Ocak 1995’de DTÖ kurulur. Bu derin yapılanma, Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT)’ın devamı gibi gösterilmek istense de aralarında önemli farklılar vardır. 1948’de kurulan GATT, sadece mal ticaretini kapsarken, WTO mal, hizmetler ve fikri mülkiyet hakları olarak da bilinen ‘fikir ticareti’ni de kapsar. Bütünüyle Evangalist, Şeytan ve Siyonizm ortaklığı olan örgütün ana amacı da budur.

Rusya ve bağımlısı ülkeler, 133 üyeli DTÖ’ya girmeyi halen de reddetmekteler. Çünkü DTÖ, dört ülkenin kontrolündedir ve kararları üye ülke hükümetlerce tartışılmaksızın kabulü zorunlu bir dayatmayı içeriyor.

Ülkeleri ABD’nin ticari köleleri haline getirmeye çalışan sözde örgütün tarımdan tekstile, hizmetlerden fikri mülkiyet haklarına kadar, çok farklı alanda 29 ayrı bağlayıcı metninin yanı sıra üyelere büyük sorumluluklar ve taahhütler yükleyen 25 karar, deklarasyon ve anlaşması bulunuyor.

DTÖ’nün hassas olduğu sektörlerin başında hiç kuşkusuz tarım ve dolayısıyla GDO gelmekte. Zaten kurulmasının ana gayesi de DTÖ’nün bağlayıcı kararları üzerinde üye ülkelerde GDO’nun serbest bırakılması ve desteklenmesi. Bütün bunları yaparken, tarım ve ihracatın teşviki, gıda güvenliği, bitki ve hayvan sağlığı gibi herkese şirin gelen, süslü kavramları da kendisine kalkan yapmakta.

Fikri mülkiyet haklarının ticaretle ilgili yönünü ‘TRIPS anlaşması’ ile düzenler. Bu anlaşma, telif ve patent hakları gibi yeni fikri mülkiyet haklarını dile getirmekle kalmayıp; coğrafi işaretler, endüstriyel tasarım, ticaret markaları ve ticaret sırları ve geliştirme süreç bilgi haklarını gibi verilerin korumasını sağlayarak; varlık nedeni olan firmaların mülkiyet ve haklarını koruyarak yerel gelişimlerin ve küçük öçlükle çabaların önünü de kesiyor.

Özetle merkezi Cenevre’de olan DTÖ’nün; karar, anlaşma ve taahhütleri; tüm üye devlet için ulusal yasalarının üzerinde bir bağlayıcılığa sahip. Diğer bir sorun ise “teknik yardım” adı altında ülkelerin sistemlerini değiştirdiği ve bağımlılık modelleri oluşturmak için çalışıyor olması.

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO)’ın neden bu denli yayınlaştırıldığını ve bunun nasıl başarıldığının anlamanın yolu, Dünya Ticaret Örgütü’nün yapısı, faaliyetleri ve yönetimini tanımaktan geçmekte. Çünkü DTÖ, kelimenin tam anlamıyla mahşerin dört atlısının dünyayı yönetmek için geliştirdiği uluslararası bir kılıf ve kurucularının hedefleri doğrultusunda ilerlemesini sürdürüyor.

Birçok ülkede çıkarılan ve ülkemizde de Bakanlar Kurulu’nun masasında bekleyen “Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı” gibi yasa çalışmaları, tartışmasız bir şekilde Monsanto ve Rockefeller gibi yapılanmaların, DTÖ başta olmak üzere Dünya Bankası ve İMF üzerinden dayattıkları yasa çalışmalarıdır. Adındaki “güvenlik” kelimesi de tıpkı bu tür örgütlerin sık sık kullandıkları “insan, bitki ve hayvan güvenlik ve sağlığı” gibi karanlığın kılıfı kavramlardan biri olarak durmakta.

 eposta@kemalozer.com


 



Bu haber 1,568 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,497 µs