En Sıcak Konular

Bilinçaltımız bizi hasta ediyor!

9 Temmuz 2014 11:37 tsi
Bilinçaltımız bizi hasta ediyor! Hastalıklarımızın kaynağının sadece beden olmadığı, duygusal çatışmaların bedenimizi hasta ettiği artık bilinen bir gerçek!

Spiritüel Gelişim Danışmanı Gülnur Ünal da duygusal çatışma yaşadığımız olayların bizi hasta ettiğini belirtiyor ve “Hastalığı bedenden uzaklaştırmak tedavi edilmeli.  Ancak, bilinçaltımıza yerleşmiş ve hastalığa neden olan olumsuz düşünceleri tespit ederek onları dönüştürdüğümüzde hastalıkları kalıcı biçimde ortadan kaldırmak mümkün” diyor.

Fiziksel rahatsızlıklarımızla ilgili olarak hangi doktora gidersek gidelim, “stresten uzak durun” ifadelerini daha sık duymaya başladık.

Yaşamımızdaki her deneyim gibi hastalıklarımızı da düşüncelerimizle, bilinçaltımıza yerleşmiş inançlarımızla kendimiz yaratıyoruz. Ruh, zihin ve beden bütünlüğünü bozduğumuz zaman ruhsal veya fiziksel rahatsızlıklar baş göstermeye başlıyor.

Öfke hastalığı tetikliyor

Hastalıkların başlıca kaynağının ruhsal ve duygusal çatışmalar olduğunu söyleyen Spiritüel Gelişim Danışmanı Gülnur Ünal Şunları söylüyor:

“Yaşadığımız olaylar ve bunların bizde bıraktığı düşünce, inanç ve duygular bilinçaltımızda kodlamalar olarak yerleşiyor. Geçmişte yaşanmış bir olayı kodlayan bilinçaltı, o durumu hatırlatan bir imgeyle karşılaştığında sorunu aktifleştiriyor.  Duygusal çatışma yaşadığımız her durum bedenimizde belirli bir bölgeyi etkiliyor. Çatışmanın şiddetine bağlı olarak rahatsızlığın ölçüsü de değişiklik gösteriyor.

Yorgunluk, halsizlik, isteksizlik, çarpıntı, sırt ve boyun ağrıları, egzama gibi rahatsızlıklar; en çok da korku, endişe, öfke, güvensizlik duyduğumuz zamanlarda ortaya çıkıyor. Öfke ya da korkuya kapıldığınızda kalbinizin ritmini, akciğerlerinizi ve diğer organlarınızın sağlıklı çalışmasını bozabilirsiniz.”

Kendi gücünü keşfet

Fiziksel rahatsızlıkların iyileşmesi için kişinin ruhsal ve zihinsel olarak iyileşmesi gerektiğini söyleyen Gülnur Ünal, “ Hayat sonsuz bir enerji ve bu enerjiyi iyi yönetmek tamamen bizim elimizde. Vücudumuzdaki her organ kendi enerjisiyle titreşim halinde ve her birinin frekansı var. Biz nasıl ki olumsuz düşüncelerle hastalığı yaratabiliyorsak olumlu düşünüp pozitif frekansa uyumlandığımızda iyileşebileceğimizin farkında olmalıyız” diye konuşuyor. Gülnur Ünal, insanların iyileştiklerine yürekten inanmaları halinde gerçekten iyileşmek için büyük bir adım attıklarını belirterek, bilinçaltına bu yönde telkinler vermenin önemine dikkat çekiyor ve şunları söylüyor:

“Bilinçaltı söylenenleri koşulsuz kabul eder ve düşüncelerinizi gerçek kılmak için çalışır. ‘İyileşemiyorum, ağrılarım geçmiyor’ diyen bir kişi sürekli hastalığa odaklandığında bilinçaltı daha fazla ağrı oluşturur.  Çünkü tekrarladığımız söz ve düşünceleri hayatımızın gerçeği gibi yaşarız.  Vücudun kendi kendini onarma yeteneği vardır. Nasıl ki parmağımız kesildiğinde yaranın kapanacağından şüphe duymuyorsak kansere yakalanan bir kişi de tıbbi tedavinin sonuç vereceğine inanmalı ve iyileşme gücünün kendinde olduğunu bilmelidir. Bilinçaltımız bedenimizin tüm hayati fonksiyonlarını denetler ve tüm sorunların çözümünü bilir. Yeter ki biz iyileştirme gücünün kendi bilinçaltımızda olduğunun farkında olalım ve olumlu telkinlerle bu kabiliyetimizi kullanabilelim.”

Her duygu ve düşünce vücudun belirli bölgeleriyle rezonansa girerek o bölgede rahatsızlığa yol açar. :

·         Baş Ağrısı: Kendini muteber görmemek. Kendini eleştirmek. Korku.

·         Kilo: Korku, korunma ihtiyacı. Duygulardan kaçmak. Güvensizlik, kendini reddetmek. Doyum aramak

·         Bulimia: Kendinden nefretin çılgın bir doldurma ve boşaltması. Umutsuz dehşet.

·         Bunama (Alzheimer): Çocukluğuna sözde geri dönüş. Bakım ve ilgi talep etmek. Hayatın yükünden kaçış.

·         Cinsel Soğukluk: Korku, zevk almayı reddetmek. Cinsel ilişkinin kötü bir şey olduğuna inanmak. Duyarsız partnerler. Babadan Korkmak.

·         Depresyon: Sahip olma hakkına sahip olmadığını hissetmekten kaynaklanan kızgınlık. Umutsuzluk.

·         Hiperaktiflik: Korku. Kendini baskı altında ve çılgın hissetmek

·         Diyabet: “Keşke öyle olsaydı” düşüncesinden kaynaklanan özlem. Büyük bir kontrol ihtiyacı. Derin keder. “Geriye hiçbir tatlılık kalmadı.”

·         Horlama: Eski düşünce kalıplarını bırakmayı inatçı bir biçimde reddetmek.

·         Kalp Krizi: Para ya da mevki uğruna kalbindeki tüm sevinci yok etmek.

·         Kanser: Derin incinme. Uzun zamandır süren içerleme İnsanı yavaş yavaş yiyip bitiren bir sır ya da üzüntü. Nefretleri taşımak. “Ne yararı var ki?” yaklaşımı.

·         Kısırlık: Korku ve yaşama sürecine direnme veya ebeveynlik deneyimine ihtiyacı olamama.

·         Menepoz: Artık arzu edilmeme korkusu. Yaşlanma korkusu. Kendini reddetmek. Kendini yeterince iyi, yeterli hissetmemek.

·         Sağırlık: Reddetmek, inatçılık, kendini tecrit etmek. “Duymak istemediğiniz nedir? “Beni rahatsız etmeyin?”

·         Selülit: Biriktirilmiş öfke ve kendini cezalandırmak.

·         Tiroit- boğaz rahatsızlıkları: Kendi duygu ve düşüncelerini ifade edememe:

·         Göz rahatsızlıkları: Hayatından memnun olmama, kendine güvensizlik, umut kaybı.

·         Dalak, pankreas rahatsızlıkları: Hayatın zevklerini yaşayamama, gelecekten ve başaramamaktan korkma

·         Boyun, omuz ağrıları:   Yaşamda esnek olmama, inatçılık, öfke kaynaklı duygusal çatışmalar.

Bu haber 1,112 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    10,132 µs