En Sıcak Konular

Prostat şikayetlerinde yararlı besin ve bitkiler

21 Mayıs 2014 11:01 tsi
Prostat şikayetlerinde yararlı besin ve bitkiler Yaşı ilerleyen erkeklerin en büyük korkusu prostatın büyümesi, iltihabı ve kanseri. Bunları engellemek için kabak çekirdeği, ısırgan otu, nar suyu, brokoli ve ‘cüce palmiye’ bitkisi tüketmek gerekiyor.

Prostat, erkeklerde idrar kesesi ile dış idrar kanalı arasında bulunan bir organ olup meninin sıvı kısmının oluşumundan sorumludur. Ancak halk arasında “prostat” denince akla gelen; ilerleyen yaşlarda ortaya çıkabilen prostat şikâyetleri, prostat büyümesi, prostat iltihabı veya prostat kanseridir.

Aslında prostatın yaş ilerledikçe büyümesi normal bir fizyolojik olgudur. Başlıca belirtileri; sık idrara çıkma, idrarın çatallanması ve idrar yaparken yanma, idrar yaptıktan sonra mesanenin tam olarak boşalmadığı hissi, gece sık sık idrara kalkma veya idrar yapamama sayılabilir. Hastayı bezdiren bu can sıkıcı şikâyetlerin giderilmesi önemlidir. Ancak daha önemlisi prostat büyümesi, iltihabı ya da kanseri gibi durumlarda belirtiler, başlangıçta birbirine oldukça yakın seyretmektedir. Bu nedenle 50 yaş üzerinde erkeklerde mutlaka belirli aralıklarla (ortalama yılda bir defa) kontrol yapılması gerekir. Çünkü prostat şikâyetlerinde teşhisin erken konması son derece önemlidir.

BiTKi VE BESiNLERiN GÜCÜ

Kabak çekirdeği


Prostat büyümesinde, bazı besinlerin etkili olduğuna dair yapılmış çalışmalar özellikle “kabak çekirdeği”nin prostat hastalarında idrar akışını hızlandırarak şikâyetlerin giderilmesinde yararlı olabildiği yönündedir.  Tabii bazı püf noktaları var. Etkili bileşenlerin ısıya hassas olması nedeniyle kavrulmamış kabak çekirdeği olması ve birkaç ay gibi uzun süreli kullanılması gerekir. Her gün 1-2 avuç dolusu kabak çekirdeği yendiğinde çekirdeklerde ki yağ oranının yüksek olması nedeniyle şişmanlama kaçınılmaz. Bu nedenle, günlük yağ alımının diğer gıdalardan yana azaltılması ve 1 avuçtan fazla kabak çekirdeği tüketilmemesi gerekir.

Cüce palmiye

Prostat büyümesinde üzerinde en fazla klinik çalışma yapılan ve güvenilirliği klinik çalışmalar ile de ortaya konulan bitki bir cüce palmiye türü (Latince adı Serenoa repens) olan “saw palmetto”dur. Bitki ülkemizde bulunmamaktadır. Bu nedenle eczanelerde hazır ilaç şeklinde ürünleri satılmaktadır. En az 6 ay süre ile ve doktor kontrolünde günde 320 miligram miktarda kullanıldığında hasta şikâyetlerinde belirgin bir düzelme sağlayabilmiştir.

ISIRGAN OTU

Prostat büyümesi şikâyetlerini hafifletmek için bir doğal ilaç

Prostat şikâyetlerinde yararlanılan ve etkinliği klinik olarak ortaya konulan bir diğer bitkidir. Bu bitkinin de kök özütünün günde 1 gram civarında kullanılması önerilmektedir. Prostat büyümesi şikâyetlerinin hafifletilmesinde yukarıda bahsedilen bitkilerin ikili üçlü karışımlar halinde uygulanması ile daha etkin sonuçlar alınabileceği düşünülmektedir. Saw palmetto (cüce palmiye) meyvesi ve ısırgan otu özütünün birarada olduğu bir formülasyonun, uzun süreli olarak hastalara uygulandığında etkinliğini ortaya koyan bilimsel nitelikte (çok merkezli, çift körlü, plasebo kontrollü) bir çalışmanın sonuçları, 2007 yılında önemli bir dergide yayınlanmıştır.

DENEYLE KANITLANDI

Prostat büyümesi teşhisi konmuş 257 erkek (BPH) hasta iki gruba ayrılarak, bir gruba 24 hafta süre ile günde iki defa hazırlanan formülasyon (160 mg Saw palmetto ve 120 mg ısırgankökü alkol özütleri), diğer gruba da aynı süre içerisinde boş ilaç (plasebo) verilmiş. Bu ilk deney sürecinin tamamlanmasından sonra, 219 hastaya 48 hafta süre ile standart ilacın verilmesine devam edilmiş. Hastalar bu uygulamalar sırasında 12 haftalık aralarla elektronik idrar akışı testleri ve ultrasonik incelemeye tabi tutulmuş. İlk 24 haftalık deney süreci sonunda standart formülasyon verilen hastalarda BPH şikâyetlerinin boş ilaç verilen gruba göre belirgin bir şekilde azaltılabildiği, yan etki şikâyetlerinin ise boş ilaç verilen grupla aynı olduğu, yani hemen hemen hiçbir yan etkisi bulunmadığı tespit edilmiştir. Araştırmanın ikinci kısmında ise, 48 hafta sonunda hazırlanan formülasyonun verildiği tüm hastaların şikâyetlerinde belirgin bir düzelme gözlenmiştir. Araştırma 219 hastada 96 haftaya uzatıldığında şikâyetlerde yüzde 40-53 azalma sağlandığı, bu süre içerisinde belirlenen 61 hafif yan etkiden sadece birinin formülasyon ile ilgili olduğu bildirilmektedir.

Nar suyu

Prostat kanserinin önlenmesi ve tedavisinde yararlı


Elajik tanenler, böğürtlen, ahududu, çilek, nar gibi meyve ve ceviz, badem gibi tohumlarda bulunan polifenolik yapıda bileşiklerdir. Bu bileşiklerin çok kuvvetli bir antioksidan etkisi bulunduğu bilinmektedir. Nar suyu, elajik tanenler bakımından en zengin kaynaklardan biri, özellikle bu tip bileşenler arasında punikalagin bilinen en büyük yapıya sahip elajiktanen. Dolayısıyla vücutta yavaş yavaş parçalanarak kana sürekli antioksidan etkili elajik asit verebilmektedir. İlginç olan husus, nar meyvesinin içerisindeki taneciklerde punikalagin oldukça düşük miktarda olmasına karşılık, meyvenin sıkılması sırasında meyve kabuklarından geçen punikalagin ile meyve suyundaki madde oranının yükselmesi. Bu nedenle, nar meyve suyunun sıkılması için elle çalışan basit meyve preslerinin kullanılması daha yararlı. Nar meyvesi içerisinde sadece elajiktanenler bulunmuyor, şimdiye kadar 124 farklı fıtokimyasal bileşen tespit edilmiş. Bunlar arasında kırmızı rengini veren antosiyaninler (siyanidin, delfinidin, pelargonodin) ve flavonoller (kersetin, kaempferol, luteolin) de kuvvetli antioksidan etkisi bulunan bileşiklerdir.

Deneysel ve klinik bilimsel çalışmalar nar suyunun kanser oluşumunu ve gelişimini önleyebileceğini ortaya koymaktadır. Yürütülen klinik çalışmalardan birinde prostat kanseri tanısı konmuş kırk hastaya iki yıl boyunca her gün nar suyu verilmesi ile hastaların yüzde 85 gibi yüksek bir oranında prostat kanseri gelişiminin önlenebildiği bildirilmektedir. Bu çalışmalarda nar suyunun kanser hücresini çeşitli mekanizmalar ile öldürdüğü gösterilmiştir. Çalışmalar, prostat kanseri hastalarında kemoterapi, radyasyon tedavisi gibi uygulamalarda nar suyunun içerisindeki polifenollerin tedavi cevabını kuvvetlendirebileceğini ortaya koymaktadır.

Domatesin kırmızısı her derdin devası

Prostat kanseri özellikle 50 yaş üzerindeki erkeklerin en çok endişelendikleri hastalıkların başında yer alıyor. Prostat kanserine yol açan nedenler henüz tam olarak bilinmiyor; yaş en önemlisi, ayrıca kalıtsal etkenler, beslenme alışkanlıkları, kişilerin kullandıkları ilaçların önemli rol oynadığı ileri sürülüyor. Belirgin bir belirtisi olmadan ve yavaş gelişen bir hastalık, ancak aynı zamanda yayılıcı, yani diğer organlara sıçrıyabiliyor. İlginç bir çalışmada, herhangi bir nedenle ölen hastalar üzerinde yapılan otopside; 50 yaş altı kişilerin yüzde 30’unda, 70 yaş üzerindeki kişilerin ise yüzde 80’inde prostat kanseri tespit edilmiş. Bu nedenle, kanser oluşmadan önlemler alınması, koruyucu uygulamalar son derece önemli.

TOKSİN OLUŞUMUNU ENGELLİYOR

Kanser oluşumunun önlenmesi ya da geciktirilmesi amacıyla çok farklı uygulamalar, yaklaşımlar söz konusu olabiliyor; kansere yol açan zararlı toksinlerin oluşumunun önlenmesi, vücudun kendi savunma sisteminin desteklenmesi, kanserli hücrelerin öldürülmesi, hücrelerdeki DNA hasarının onarılması gibi. İşte doğa bize bu şekilde etki gösterebilen zengin bir kaynak sunuyor.

Antioksidan etkili bitkisel bileşenlerin prostat kanserinin önlenmesinde yararlı olabileceğini ortaya koyan deneysel bulgu sayısı oldukça fazla.    E vitamini, selenyum, domates ve içerisindeki likopen, yeşil çay ve içerisinde bulunan polifenolik yapıda kateşinler, en önemli kanser önleyici ve tedavi edici besinler. Şüphesiz deneysel bulguların sonuçlarının klinik olarak da doğrulanması idealdir.

 D vitamininin koruyucu etkisi

Kanda yüksek D vitamini seviyesinin, koruyucu etkisi olabileceği üzerine yapılan çalışmalar bulunmaktadır. Bu bakımdan makul derecede güneşlenmek, vücutta D vitamini dönüşümünü artırmak bakımından yararlı olacaktır. Bu arada güneşlenme derecesi önemli.. Fazla güneşlenmek cilt kanserlerinin oluşumuna yol açabiliyor.

Brokoli

Yapılan bir saha çalışmasında, haftada en az bir defa brokoli, karnabahar, lahana gibi besinleri tüketen erkeklerde, hiç tüketmeyenlere oranla prostat kanseri görülme riskinin yüzde 40 azaldığı tespit edilmiştir. Bence dikkat çekici bir sonuç. Bu sebzeler içerisinde bulunan indol türevlerinin (indol-3-karbinol ve diindolilmetan) bağışıklık sistemini düzenlediği ve prostat kanseri oluşumunda başlıca etkenlerden biri olan erkeklik hormonu (testosteron) üzerinde etkili olduğu gösterilmiştir.

UZMAN DİYETİSYEN / BANU TOPALAKÇI - BUGÜN GAZETESİ

Bu haber 1,633 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,924 µs