En Sıcak Konular

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta



Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
26 Ağustos 2009

Bu da alternatif tıp açılımı!



Bugünlerde açılım modası var. Herkes kendine göre açılımda bulunuyor. Ben de modern tıbbın müntesiplerinden biri olarak alternatif tıp, tamamlayıcı tıp, destekleyici tıp, doğal tıp gibi birçok farklı isimlerle bilinen modern tıp dışı tedavi yöntemleri konusunda açılımda bulunmak istiyorum.

            Modern tıp dışı tedavi yöntemleri terimi ile tıp fakültelerinde okutulmayan, öğretilmeyen ve çoğu zaman hekim olmayan kişiler tarafından uygulanan tedavi yöntemlerini kastediyorum. Homeopati, biyoenerji, biyorezonans, yoga, hipnoz, fitoterapi, akupunktur, reiki, şiatsu… bunlardan sadece birkaçı.

Modern tıp teknolojisinin sağladığı müthiş ilerlemelere karşılık bizde de en gelişmiş olanlar dâhil tüm ülkelerde de modern tıp dışı tedavi yöntemlerine giderek artan bir alâka var. Mesela Amerika’ lıların bu tedaviler için bir senede 34 milyar dolar harcadıkları ve bu rakamın her geçen gün arttığı biliniyor.

Modern tıp ‘dediğim dedik çaldığım düdük’ prensibine sıkı sıkıya bağlı bir kurum. Kendi öğretisinde yer almayan hiçbir tedavi yöntemini tartışmaya bile gerek görmeden kesinlikle reddeder ve bunları uygulayanları veya savunanları da gözünü kırpmadan ‘şarlatan’ ilan eder.

Oysa modern tıbbın elinin kolunun bağlı kaldığı pek çok hastalık olduğu gibi ‘kendi şarlatanlarının’ sayısı hiç de az değildir.

Tabii ki modern tıptan etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmamış bir tedaviyi itirazsız kabul etmesini ve ona onay vermesini beklemiyoruz, ama bunları hiçbir makul ve mantıklı bir gerekçe göstermeden reddetmek de bilimsellikle uyuşmuyor.

Bu yöntemler neden ilgi çekiyor

Modern tıp dışı yöntemlerin ilgi çekmesinin pek çok sebebi olabilir. Ben bunlar içinde modern tıbbın kendi uygulamaları dışındaki diğer tüm tedavi seçeneklerini hor gören, aşağılayan katı statükocu tutumunun rolünün büyük olduğu kanaatindeyim.

            İkinci önemli bir sebep de modern tıbbın birçok hastalık karşısında çaresiz kalması olabilir. Bir tarafta ‘Artık ne yerse yesin’ denilen hastalar, bir tarafta astım, romatizma gibi ömür boyu devam eden hastalığı olanlar denize düşen yılana sarılır misali alternatif tıbbın kucağına düşebiliyorlar.

            Modern tıp uygulamalarının insan ruhunu hiçe sayması, empatiyi ihmal etmesi, birçok hastalığın şifasının tabiatta olduğunu görmezden gelmesi ve her hastalığı mutlaka ilaçla veya ameliyatla tedavi etmeye çalışması, modern tıbbın pahalı olması ve önemli ölçüde ilaç endüstrisinin denetimi altında olması, hasta hekim ilişkisinin satıcı-tüketici ilişkisine dönüşmesi… gibi daha pek sebep ileri sürülebilir.

Her şeyi ben bilirim yanlışlığı

Modern tıbbın bu yöntemlerin tümünü aynı kefeye koyması ve hiç incelemeden, üzerinde düşünmeden, ne olduklarına, neyi nasıl yaptıklarına bakmadan dışlaması çok yanlış.

Toplumların yüzlerce yıldan beri uyguladıkları yöntemlere en azından merak duymak, bunlar neyi nasıl yapıyorlar diye ilgilenmek her şeyden önce bilimselliğin bir gereğidir.

Günümüzde modern tıp uygulamalarının birçoğunun bu geleneksel tedavilerden esinlendiği, faydalandığı da unutulmamalı. Bitkilerden elde edilen ilaçlar bunun en güzel misâli.

 Modern tıbbın ‘her şeyi ben bilirim ve ben ne dersem o olur’ tutuculuğunun gün gelip iflas etmesi de mümkün. Çin’ de yüzlerce seneden beri uygulanan akupunkturu uzun süre reddeden modern tıp sonunda bunun etkili bir tedavi yöntemi olduğunu kabul etmek zorunda kalmıştır. Bugün akupunktur modern tıp öğretisinde yerini almış ve birçok gelişmiş ülkede başarı ile uygulanan bir tedavi yöntemi olmuştur.

            Gelelim neticeye

            Modern tıp dışı tedavilerin tümü aynı kefeye konmamalı ve bunların etkinlikleri, yan etkilerinin bulunup bulunmadığı doktorlar tarafından bilimsel yöntemlerle araştırılmalıdır.

            Hiçbir tıbbi tedavi yönteminin doktor olmayan kişiler tarafından uygulanmasına fırsat ve imkân verilmemelidir.

Modern tıp okumuş ve yıllarca da eğitimini vermiş bir kişi olarak bu yöntemler içinde modern tıp uygulamalarının yerini alacaklar bulunduğuna da inanıyorum. 



Bu yazı 2,355 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 19 Mart 2015 Karatay'ın askerleriyiz!
    • 31 Ekim 2014 Günde 3 bardak süt kemik kırığı ve ölüm riskini artırıyor
    • 10 Haziran 2014 Kimi kime şikayet edelim?
    • 16 Mayıs 2014 Akademik sahtekarlık geleneğinin kime ne zararı var
    • 21 Şubat 2014 Antibiyotikler meme kanseri riskini artırıyor
    • 4 Aralık 2013 Damacana mı musluk suyu mu?
    • 20 Kasım 2013 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 13 Şubat 2013 Bir Türk tıp alanında Nobel alabilir mi?
    • 10 Ocak 2013 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 1 Ekim 2012 Türkiye'de mamografi taramaları rezaleti
    • 14 Eylül 2012 İlaç tanıtımında bundan iyisi Şam'da kayısı
    • 9 Temmuz 2012 Bir sağlık haberi skandalı
    • 17 Mayıs 2012 Coca-Cola'nın reklam yüzü olabilirim
    • 8 Mayıs 2012 FDA şaşırma, sabrımızı taşırma
    • 27 Nisan 2012 Sönmez gene döndü
    • 5 Nisan 2012 Şampuanlar da bozuk çıktı
    • 12 Mart 2012 Dokunan değil içen yanıyor!
    • 12 Mart 2012 Meyve suyu değil boyalı su bunlar
    • 8 Mart 2012 Amerikalılar çiğ sütü akladı
    • 21 Şubat 2012 Hasta memnuniyeti neyi gösterir?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,832 µs