En Sıcak Konular

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta



Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
13 Nisan 2009

Televizyon astıma yol açıyor!



Çocukların uzun süre televizyon seyretmelerinin ruh ve beden sağlığını ciddi şekilde etkilediğini gösteren araştırmalara her geçen gün bir yenisi ekleniyor.

Göğüs hastalıklarının muteber dergilerinden Thorax’ ın son sayısında yayınlanan ve günde 2 saatten fazla televizyon seyreden çocuklarda astımın iki misli fazla görüldüğünü bildiren araştırmayı okurken bundan dört sene kadar önce Güneş gazetesinde yayınlanan ‘Televizyon astım yapıyor’ başlıklı yazımı hatırladım.

Bu iddiam bir araştırmaya dayanmıyordu; sadece bir hipotezdi. Bu hipotezimin seneler sonra bir araştırma ile kanıtlanmasından mutlu oldum.

Araştırma Glasgow Üniversitesi tarafından doğumlarından 11 buçuk yaşına gelene kadar izlenen 3.065 çocuk üzerinde yapılmış.

Bu çocukların anne ve babaları her yıl aranarak hırıltılı solunumları olup olmadığı, bir doktor tarafından astım teşhisi konulup konulmadığı ve 3 buçuk yaşından itibaren de günde kaç saat televizyon seyrettikleri sorulmuş. Bu yaşta çocukların hiçbirinde astım yokmuş.

11 buçuk yaşına geldiklerinde 185 çocukta astım geliştiği belirlenmiş.

Bunların yüzde 44’ünün günde 2 saatten fazla, yüzde 34’ ünün 1-2 saat arası, yüzde 20’ sinin 1 saatten az televizyon seyrettikleri ve sadece yüzde 2’ sinin hiç televizyon seyretmediği saptanmış.
Araştırmacılar televizyon-astım ilişkisini çocukların hareketsiz olmaları ile açıklamaya çalışıyorlar. Vücut kitle endeksi ile astım riski arasında bir ilişki bulunamamış olması bu ilişkiden obezitenin sorumlu olmadığının bir kanıtı olarak gösteriyorlar.

Uzmanlar, bronşlar etrafındaki düz kasların gerginliğinin solunum şekliyle ilgili olduğunu ileri sürerek hareketsiz konumda fiziksel bir egzersiz sırasında olduğu gibi derin nefes alınıp verilmediğini ve bunun da havayollarında aşırı duyarlılığa yol açabileceğini düşünüyorlar.

Tek sebep hareketsizlik değil

Çocukların uzun süre televizyon seyretmelerinin astım riskini artırmasında hareketsizlik dışında başka faktörlerin de önemli olduğunu düşünüyorum.


‘Televizyon astım yapıyor’ başlıklı yazımda ortaya koyduğum görüşler şu şekilde:


• Uzun süre televizyon seyretmek çocukların hareketlerini azaltmakta, bu da şişmanlığa zemin hazırlamaktadır.  Şişmanlık, astım için bir risk faktörüdür.  Bir taraftan göğüs duvarındaki yağlanmanın hava yollarını sıkıştırması, diğer taraftan akciğer volümlerinin azalması ve havayollarının daralmasına bağlı olarak bronş aşırı duyarlılığının artması şişmanlarda astım oluşumunu kolaylaştırmaktadır. Ayrıca, şişmanlarda yüksek olan leptin isimli hormonun da astım için bir risk oluşturması muhtemeldir.


• Televizyonlardaki çekici reklamlar, çocukların hazır ve katkı maddesi içeren yiyecek ve içecek tüketiminin artmasında çok önemli bir nedendir. Fazla miktarda karbonhidrat ve katkı maddesi içeren bu besinler, sağlıksız beslenmeye neden olmakta ve kilo almayı kolaylaştırmaktadır. Abur cubur ile iştahları kaçan çocukların sebze, meyve gibi vitamin ve antioksidan içeren besinleri daha az yemeleri de astım için bir risk faktörüdür. Ayrıca, sülfitler, tartrazin… gibi bazı katkı maddelerinin doğrudan astım krizlerine neden oldukları da bilinmektedir.


• Başta televizyon olmak üzere,  mikrodalga fırın, telsiz telefonlar, cep telefonları, bilgisayar, yazıcı, fotokopi makineleri… gibi artık pek çok evde de bulunan elektronik aletlerin yarattığı elektromanyetik kirliliğin de astım oluşumunda rolleri olabileceği ileri sürülebilir.


• Uzun süre televizyon seyredilmesi, çocukların temiz havaya daha az çıkmalarına da neden olmakta ve çocuklar ev havasındaki olumsuzluklardan zarar görmektedirler.  Duvardan duvara kaplı halılar, evdeki yeni mobilya ve eşyalar, tüylü oyuncaklar, yün ve kuştüyü yatak takımları… çocukların daha fazla alerjene maruz kalmalarına yol açmaktadır. Evde sigara içilmesi de astımın ortaya çıkmasını kolaylaştıran nedenlerdendir.

 



Bu yazı 2,218 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 19 Mart 2015 Karatay'ın askerleriyiz!
    • 31 Ekim 2014 Günde 3 bardak süt kemik kırığı ve ölüm riskini artırıyor
    • 10 Haziran 2014 Kimi kime şikayet edelim?
    • 16 Mayıs 2014 Akademik sahtekarlık geleneğinin kime ne zararı var
    • 21 Şubat 2014 Antibiyotikler meme kanseri riskini artırıyor
    • 4 Aralık 2013 Damacana mı musluk suyu mu?
    • 20 Kasım 2013 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 13 Şubat 2013 Bir Türk tıp alanında Nobel alabilir mi?
    • 10 Ocak 2013 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 1 Ekim 2012 Türkiye'de mamografi taramaları rezaleti
    • 14 Eylül 2012 İlaç tanıtımında bundan iyisi Şam'da kayısı
    • 9 Temmuz 2012 Bir sağlık haberi skandalı
    • 17 Mayıs 2012 Coca-Cola'nın reklam yüzü olabilirim
    • 8 Mayıs 2012 FDA şaşırma, sabrımızı taşırma
    • 27 Nisan 2012 Sönmez gene döndü
    • 5 Nisan 2012 Şampuanlar da bozuk çıktı
    • 12 Mart 2012 Dokunan değil içen yanıyor!
    • 12 Mart 2012 Meyve suyu değil boyalı su bunlar
    • 8 Mart 2012 Amerikalılar çiğ sütü akladı
    • 21 Şubat 2012 Hasta memnuniyeti neyi gösterir?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,356 µs