En Sıcak Konular

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta



Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
14 Ekim 2011

Genç bir hekimin mektubundan alınacak dersler



“Tıp kongresi mi, bayi toplantısı mı?” başlıklı yazıma 100′ den fazla yorum geldi. Herkesin fikrine saygılıyım; her zaman olduğu gibi gelen tüm yorumları aynen yayınladım.

Beni üzen ve hayretlere düşüren en önemli şey daha sonra yazımın sonuna eklediğim notta da belirttiğim gibi çok değerli meslektaşlarımdan bazılarının bu yazımı “hekim eleştirisi” olarak değerlendirmeleri oldu.

Özellikle de öğrencilikleri döneminde sosyalist-komünist görüşü benimsediklerini bildiğim bazı arkadaşlarımın herkesten çok kapitalist düzen savunucularına dönüşmüş olmalarına da çok şaşırdım.

Bu yazı, ilaç endüstrisinin hekimleri nasıl “ezdiğini” anlatmak için kaleme alınmıştır; bu bir sistem eleştirisidir. Bu yazı hekimleri savunmak için kaleme alınmıştır.

“Doktorlar bu büyük oyunda sadece birer figürandır” ve öyle anlaşılıyor ki birçoğu maalesef ya figüran olduğunun farkında değildir ya da figüran olmakla mesut ve bahtiyardır.

Genç bir meslektaşımın mektubu bana umut verdi

Genç bir meslektaşımın Amerika’ dan gelen e-postası beni çok mutlu etti ve gelecek için de çok umutlandırdı. O kısa mektubu sizlerle paylaşmak istiyorum:  

“Ben M. Furkan Burak, Harvard Üniversitesi School of Public Health’ te tıp doktoruyum.

Öncelikle bloğunuzdaki kongrelerle ilişkili son yazınız için sizi haddim olmayarak tebrik etmek isterim. Maalesef ki artik tıp kongrelerinin çoğu organizasyonunda büyük etik sorunların yaşandığı, bağışlayın doktorun ilaç firmasının kucağına düştüğü ve sonunda hiçbir bilimsel çıktısı olmayan birer keyif toplantıları haline geldi.

Kongreler, (özenle, sadece bilimsel aşkla yapılanları tenzih ederim) efektif çıktıları olmayan, katılımcı sayısı binin üzerindeyken araştırma sunumlarının yapıldığı oturumlarda kişilerin parmakla sayıldığı, gereksiz paralel oturumlarla katılımcı sayısının artırılıp bilimsel kalitesi hiçe sayılan, ülkenin en saygın bilim adamları, doktorları olarak görülen kişilerin akşamki dansözlü rakı sofrasını iple çektiği, artık hangi amaca hizmet ettiği belli olmayan bir hal almıştır. Ve bu en çok da bilim aşkıyla vizyonunu, bilgisini artırmaya gelen, gerçekten kaliteli bir bilimsel eserini sunan değerli hekimlerimizi etkilemekte, şevklerini kırmaktadır.

Ücretleri konaklamayla birlikte 3 bin 5 bin liralara çıkan kongrelere ilginçtir ki hep belirli bir topluluk katılmakta, çoğu istekli-meraklı hekim katılamamakta ve yüzler hiç değişmemektedir. Ve aynı kişilerin o sıklıkta bilimsel data üretemediklerini de göz önünde bulundurursak toplantıların verimliliğini tartışmak bile anlamsız oluyor.

Ülkemizin tıp dünyasındaki verimliliğini ve saygınlığını artırmak için öncelikle bu durumu artısıyla eksisiyle kabul etmeli ve hep beraber çözüm önerileri üzerinde tartışmalıyız.

Ben Kocaeli Üniversitesi Tip Fakültesi mezunuyum ve okulumuzun ilk öğrenci kongresinin organizatörü ve başkanıydım. Dekanlığımızın desteğiyle, ilaç firmalarının sıfır etik anlayışla yaklaştığı ve okulumuzu onların boyunduruğuna sokmamak için tamamı üniversite ve Büyükşehir Belediyesi destekli, tamamen bilimsel programıyla öne çıkan bir kongre düzenlemiştik. Ve hiçbir ilaç firmasının sponsorluğu olmaması kongrenin en güzel reaksiyon alan kısmıydı. Bütün tıp fakültesi öğrencilerinden dekanına 5 yıl öncede bloğunuzda yazdığınız gibi düşünüyorduk.

Sizi bu yazınızdan dolayı can-ı gönülden kutluyor ve düşüncelerinizi sonuna kadar desteklediğimizi belirtmek istiyorum.” 

Bu yazı 3,214 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 19 Mart 2015 Karatay'ın askerleriyiz!
    • 31 Ekim 2014 Günde 3 bardak süt kemik kırığı ve ölüm riskini artırıyor
    • 10 Haziran 2014 Kimi kime şikayet edelim?
    • 16 Mayıs 2014 Akademik sahtekarlık geleneğinin kime ne zararı var
    • 21 Şubat 2014 Antibiyotikler meme kanseri riskini artırıyor
    • 4 Aralık 2013 Damacana mı musluk suyu mu?
    • 20 Kasım 2013 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 13 Şubat 2013 Bir Türk tıp alanında Nobel alabilir mi?
    • 10 Ocak 2013 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 1 Ekim 2012 Türkiye'de mamografi taramaları rezaleti
    • 14 Eylül 2012 İlaç tanıtımında bundan iyisi Şam'da kayısı
    • 9 Temmuz 2012 Bir sağlık haberi skandalı
    • 17 Mayıs 2012 Coca-Cola'nın reklam yüzü olabilirim
    • 8 Mayıs 2012 FDA şaşırma, sabrımızı taşırma
    • 27 Nisan 2012 Sönmez gene döndü
    • 5 Nisan 2012 Şampuanlar da bozuk çıktı
    • 12 Mart 2012 Dokunan değil içen yanıyor!
    • 12 Mart 2012 Meyve suyu değil boyalı su bunlar
    • 8 Mart 2012 Amerikalılar çiğ sütü akladı
    • 21 Şubat 2012 Hasta memnuniyeti neyi gösterir?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,125 µs