En Sıcak Konular

Mevlüt Durmuş



Mevlüt Durmuş
20 Nisan 2010

Kolesterol tartışmaları: Du bakali nolcek?




Kolesterol tartışmaları: Du bakali nolcek?

Kolesterol konusunda hala

bir şey yapmayan ve kararsız

bekleyenlere, çok bilinen

Aziz Nesin öyküsünden

küçük bir hatırlatma…

Yıllardır sayısız araştırmacı, yumurta[1], et, süt, tereyağı gibi besinlerle alınan kolesterol miktarının, kan kolesterol düzeyini yükseltmediğini, bu söylentilerin bir uydurma olduğunu söylüyorlarmış[2]. Burada önemli olan tek konunun kolesterol ve yağ alımları değil, günlük kalori miktarının aşılmamasıdır diyorlarmış. Yani günlük kalori miktarını aşmadığın sürece (1500–2000) kolesterol ve yağlı beslenme, asla kan kolesterolünü yükseltmiyormuş. Hatta Tom Naugton ünlü bir komedyen yağlı eti, sütü, tereyağını, yumurtayı yasaklayan doktorları, kapitalizme dayalı sağlık sistemini ve ilaç şirketlerini Tİ’ ye alan bir belgesel bile çekmiş[3]. Fakat bu trajik komediye rağmen, bazıları hiç utanmadan hala kolesterol ve yağ içeren besinleri insanlara yasaklayabiliyormuş. Kapitalizm Tİ’ ye alınmayı filan değil, her zaman olduğu gibi kazandığı paraya bakıyormuş elbette. Doktorlarımız ise yağlı etin, sütün, tereyağının, yumurtanın kolesterol içeriğine fena kafayı takmışlar veya taktırılmışlar bir kere. Akıl oyunu oynamanın proflukla ilişkili olmadığını gösteren zeki bir komedyenin (Tom Naugton) bile kolaylıkla başarabildiği basit bir deneyi yapmak bu kadar zor olmasa gerek. Bizimkiler iddiaların gerçekliğini ya da yanlışlığını araştırmak yerine ‘eski bir plak’ gibi aynı noktaya takılıp kalıyorlarmış. Kendi düşüncelerini bir türlü yenilemiyor ve sürekli aynı şeyi tekrar tekrar söylüyorlarmış: Aman hayvansal besinlerden uzak durun! Yağlı besinler yemeyin! Aman hayvansal besinlerden uzak durun! Yağlı besinler yemeyin! Aman hayvansal...............

—Bak sen şu küçük yumurtanın, tereyağının, etin yaptığına, du bakali nolcek!

****************

Hikâye biraz karışık o yüzden tam olarak anlatamadım galiba, o zaman devam edeyim. Fakat sen de ‘du bakali’ demekten vazgeç, sonucun nereye ulaşabileceğini tahmin etmeye çalış! Kalp damarlarının tıkanıklığına bağlı olarak geçirilen kalp krizlerinin çoğunda kolesterol düzeyi normal ya da düşük olduğu[4] halde bu pek insanlara anlatılmıyor[5] ve hep nedense yüksek kolesterol dayatması yapılıyormuş. Hatta ölüm oranları açısından bakıldığında, kolesterolü yüksek olan yaşlıların daha uzun yaşadığı[6] bile gözlenmiş[7]. Fakat hiç zorlanmadan tahmin edeceğin gibi bu durumu da ‘kolesterol suçlu’ diyen araştırmacılardan hiç kimse bu araştırmaları takmıyormuş. Yıllar önce kalp damarlarını yenilemek için ameliyat olan Bill Clinton’un kalp damarları da yeniden tıkanmış üstelik. Clinton’un hem kolesterolü normalmiş, hem de tansiyonu normalmiş. Üstelik eski başkan ilaçlarını çok düzenli ve dikkatli[8] kullanıyormuş. Doktorlarımız Clinton’a sakın strese girme, yaşam şeklini değiştir, o konferans senin bu saksafon benim diyerek ortalarda fazla dolaşma, yoga yapmaya başla, mümkünse bir Budist tapınağında kalan zamanını geçir, otçul bir yaşama geç filan demişler. Dahası ‘sağlıklı bir yaşam için kolesterol düzeyi çok ama çok düşük olmalı’ diyen araştırmacılar ‘kanser’ duvarına da fena çarpmışlar. Çünkü kolesterolü çok düşük olanlarda değişik kanser türleri ortaya çıkıyor[9] fakat bu konu mümkün olduğunca ilaç şirketleri tarafından gündemden uzaklaştırılıyormuş!

—Hadi yaaa çok heyecanlı bir durum, du bakali nolcek?

**********

Daha bitmedi. Önceleri çok inkâr etmiş olsalar da, konusunda etkin ve yetkin olduğunu iddia eden bazı kurum ve kuruluşlar yan etkileri çok küçümse de, kolesterol ilaçlarının (statinlerin) cinsel fonksiyon bozukluklarına[10] yol açtığı en sonunda ortaya çıkmış. Kolesterol ilacı kullanan yaşlı çapkınlar (ve olaya Fransız kalanlar) elbette bu araştırmaya da çok bozulmuşlar, çünkü çok çapkın göründükleri halde hiç çapkınlık yapamadıkları bu ilacı (statin) kullanmalarından anlaşılmış. Yaşlı, zengin ve bol paralı bu adamlar hem kolesterolü düşürecek hem de çapkınlıklarına laf-söz getirmeyecek yeni ilaçlar araştırılması için çok büyük bir parasal fon oluşturmuşlar.

—Eee, kolesterol ilacı alan yaşlılar yandı desene, du bakali nolcek?

*************

‘Nolcek’ deme artık. Her ne kadar bizim araştırmacıların çoğu, yok kolesterol ilaçları (statinler) böbreklerin fonksiyonlarını filan bozmaz[11] demiş olsalar da, son çalışmalarda statinlerin böbrekleri bozabileceği ve kas hücrelerinde ölümlere yol açma ihtimaline[12] karşı FDA doktorları ve kolesterol ilacı kullanın insanları bir kez daha uyarmak zorunda kalmış. Dahası birçok araştırmacı söz konusu ilacın kaslarda hücre ölümlerine neden olduğunu bildiği halde, bu ilacın kalp kaslarına neler yapabileceğini hiç düşünülmeden bu ilaçları yazabiliyormuş. Asıl komik olan ise farklı; ilaç şirketleri aracılığı ile bu ilaçların kalp kaslarını acayip bir derecede güçlendirdiği yolunda ilginç oldukça komik yayınlar yapabiliyorlarmış! Kaslar gelişim ve steroid ilişkisinden hiçbir şey anlamadıkları da ortaya çıkmış yani…

—Ciddi misin, ilaç kaslara zarar veriyorsa elbette kalp kaslarına da verir? Du bakali nolcek?

******************

Yine o cümleyi söyledin, neyse biz konuya dönelim. Bazıları yıllardır yok öyle bir şey ‘kolesterolü yüksek olan şeker hastaları mutlaka kolesterol düşürücü ilaç (statin) kullanmalı’ demiş olsalar da, şeker hastalarında hem total kolesterolü ve LDL’yi düşürmenin, hem de iyi denilen kolesterolü yükseltmenin (HDL-k) hiçbir işe yaramadığı artık ACCORD adlı bir çalışmayla iyice anlaşılmış. Hoş bunu bile anlayacaklarından açıkçası hala şüpheliyim ama neyse. Ayrıca bu çalışmada, ilaçların kalp krizi ve beyin felcini engellemediği de çok uzun çalışmalar sonucunda[13] ortaya çıkarılmış. Bitmedi, son zamanlarda bazı bilim adamları tarafından kolesterol ilaçlarının az çok şeker hastalığı yapabileceği ihtimali üzerinde de durulmaya başlamış[14].

—Bak sen şu kendini bilmez araştırmacıların yaptığına, bu şimdiye kadar söylediklerine hiç uymuyor, du bakali nolcek?

***************************

Bazılarının, “… Yok, her zaman yüksekliği iyidir, hatta ne kadar çok yüksekse o kadar iyidir” dediği iyi kolesterol (HDL kolesterol) üzerinde de gizliden gizliye büyük tartışmalar, araştırmalar varmış. İyi kolesterol (HDL) düzeyinin fazla olmasının da bazı risklerinin[15] olabileceğini iddia edenler, sözde konunun uzmanlarınca aslında hiç dikkate alınmıyormuş. Oysa iyi kolesterolü (HDL) çok yükseltmek de özellikle şeker hastalarında hiçbir işe yaramadığı gibi, iyi kolesterolün yüksekliği (HDL) ile şeker hastalığı arasında bağlantı kuran, fakat yeterince önemsenmeyen araştırmacılar[16] bile varmış. İyi ya da kötü fark etmez, kandaki her türlü aşırı partikül (parçacık) birikimi (HDL, LDL) organizma için zararlıdır. “Boşu boşuna HDL düzeyi çok ama çok fazla olursa iyi olursunuz, kalbiniz çok sağlıklı olur” yaygarası yapmayın, insanları kandırmayın diyorlarmış. Partikül birikimleri nedeniyle, total kolesterolün veya kötü (LDL) kolesterolün ya da iyi (HDL) kolesterolün çok yüksek çıkması tanısal olarak elbette önemlidir, çünkü bu bulgular bir organdaki metabolizma bozukluğunu gösterir. Ve yüksek kolesterol de önemli bir bulgudur, fakat bu işte suçlu olan kolesterol değildir, kolesterol partikül birikimi nedeniyle yükseldi diyorlarmış. Kolesterolün bir suçu yok diyenler de son zamanlarda büyük oranda Türkiye’de de artmış. Bunlar kandaki yüksek kolesterolün hücresel üretim nedeniyle değil, kandaki partikül birikimi nedeniyle ortaya çıktığını, kandaki kolesterol yüksekliğinin (göreceli) hücresel üretimle doğrudan bir ilişkisi olmadığını söylüyorlarmış nedense. Fakat senin de tahmin edeceğin gibi, çoğunluğu oluşturan akademik çevreler ve ilaç şirketleri bu iddiaları görmüyor, iddialar çok mantıksız olmasa da, iddiaları deneysiz buluyorlarmış (!) çünkü kendilerinin bu konularda deney yapmaya cesaretleri hiç yokmuş. Kısaca günümüz tutucu bilim adamları ‘kolesterol masum’ diyenlerin iddialarına karşı aslanlar gibi direniyor, ilaç şirketleriyle kol kola ilerliyorlarmış!

—Bak sen, çok heyecanlı, du bakali nolcek?

***************

Anlamak değil, gülmek istersen işin çok daha komik tarafları da var. Bu kolesterol ilacını bulan insanlar (statini) ve ilaç şirketleri, bu ilacın hücre içinde kolesterol dâhil bütün steroid oluşumları hücre içinde yok ettiğini aslında çok iyi biliyorlarmış. Senin anlayacağın hücre içinde steroidler ve steroidlere gelinceye kadar ki ara basamaklarda oluşması gereken önemli ürünleri (Östrojen, Testosteron, D vitamini, Koenzim Q10 vs) yok ettiğini çok ama çok iyi biliyorlarmış araştırmacılar. Memeli canlılarda steroidler yok edilirse, zaten memeli olmanın anlamı yok bildiğin gibi, memesiz canlı ol bence daha iyi! Asıl komik olan şu: bir yandan memeli canlıda (kolesterol dâhil) bütün steroidleri yok ederlerken diğer yandan da hücre içi steroid eksikliği kaynaklı, kandaki düşük hormon düzeylerinde de[17] hastalıkların çoğaldığını, ölüm olaylarının çok arttığını da biliyorlarmış ve bu konuyla ilgili birçok akademik yayın[18] yapıyorlarmış. Yani laf aramızda, bu araştırmaların ikisini birden okurken ben hala ‘biyolog’ olmaktan utanırım: Bir yanda hücre içinde steroidlerin yapımını ilaçlarla durduracaksın, diğer yandan insanlar steroid eksikliklerinde (testosteron, D vitamini vs) neden çabuk ölüyorlar diyeceksin. Ve hiç utanmayacaksın. Steroid yapamayan bir hücrenin, canlı bir hücre olduğu bile şüpheliymiş aslında ama neyse bu ayrı bir konu. İlaçlar insan hücresinde steroidleri yok etme işini yavaş yavaş yapıyorlarmış. Çoğu uzman bu ilacın insanlardaki hücrelerde bütün steroidleri yavaş yavaş yok etmesi sırasında ortaya çıkacak sakıncaları, yan etkileri bilmelerine rağmen insanlara gerçeği bir türlü söyleyemiyorlarmış. Malum vahşi kapitalizm, insanın insanı çiğ çiğ yemesi üzerine kuruludur sen de biliyorsun, fakat kimse kimsenin bu sistemde ne yediğini de bilmek istemiyor zaten! Bu nedenle yine çoğu uzman konuyu bilmiyor, anlamıyor, araştırıyor numarasıyla kandaki yüksek kolesterolün zararları konusunda nutuklar atıyorlarmış. Oysa kolesterol yüksekliği sadece bir gösterge (karaciğer), olmasına karşın kendisi hastalıklardan sorumlu değilmiş. Yıllarca kör, sağır ve dilsiz numarasına yatmışlar senin anlayacağın ilaç şirketleri. Canlı bir hücrede, hücresel steroid metabolizmasını durdurmanın ne anlama gelebileceğini, hücre içi steroid metabolizmasının memeli canlılar için önem ve değerini hiç anlayamayan birçok insan, doktor ve araştırmacı varmış…

—Bu ilaçlar hücre içi bütün steroidleri yok ediyormuş öyle mi, vay canına… Du bakali nolcek?

****************

‘Du bakali’ yoktu hani, neyse! Aynı zamanda söz konusu ilaçların hafıza kaybı, depresyon gibi yan etkileri de varmış, uzmanlardan bir grup bu yan etkilerin mutlaka kolesterol düşürücü ilaçların prospektüslerine yazılması gerektiği konusunda çok ama çok ısrarlıymış[19]. Fakat bu işten maddi-manevi çıkar sağlayan bazı dünyaca ünlü uzmanlar ve kolesterol ilacı (statin) üreten şirketler, söz konusu yan etkilerinin yazılmasına karşı çıkıyor farklı bahaneler buluyorlarmış. Aslında statin ilaçlarının mutlak faydası % 1–3 arasında değişiyormuş. Yani kandaki kolesterol yüksekliği düşmesine düşüyormuş ama ölüm oranları dikkate alındığında sonuç tam bir hayal kırıklığı imiş. Kısaca sonuç olarak kontrol grubu dikkate alındığında, ilaç kullanan her yüz kişiden en fazla üç kişisi fayda görüyor, geriye kalan doksan yedi kişi hiçbir fayda görmüyormuş senin anlayacağın. Bu ilacın yan etkileri küçümseyen bazı ilaç severlerde bu durumu hiç görmüyormuş, yani ilacın mutlak faydasının en fazla yüz kişide 3 kişi (% 3) olduğunu görmüyormuş…

—Bak sen şu ilaç şirketlerinin yaptığına, du bakali nolcek?

*************************

Genetik kolesterol yüksekliği tedavisinde insanlara ilaç vermeye çalışan çoğu uzman, özellikle çocuklarda ortaya çıkan ailesel kolesterol yüksekliğinde ‘karaciğer nakli’ seçeneğini görmezden geliyorlarmış. Oysa birileri bu durumu yıllar önceden defalarca söylemiş. Karaciğer ve yüksek kolesterol konusu burada gerçekten çok önemli; çünkü bu genetik kolesterol yüksekliği, genetik bir hastalık olmasına rağmen hastaya karaciğer nakli yapılabilirse ‘genetik hastalık’ tamamen ortadan kalkıyor, bir daha kanda yüksek kolesterol falan oluşmuyormuş[20]. Aynı zamanda genetik kolesterol yüksekliği, yüksek kolesterolün kanda hücresel üretim nedeniyle değil partikül birikimi nedeniyle oluştuğunu gösteren çok önemli bir kanıtmış bu genetik kolesterol yüksekliği [21]. Fakat kimsecikler her zaman olduğu gibi bu kanıtları görmüyor, hücre içinde steroidlerin yapımını durduruyor ve hala ilaç konusunda ısrar ediyorlarmış. Bu arada ilaçla yok ettikleri bazı maddeleri yine ilaçlarla yerine koymaya çalışacak kadar da şaşkınlaşıyorlarmış (koenzim Q10, testosteron vs). Bazılarına[22] göre kolesterol düşürücü bu ilaçlar, hücre içinde steroidlerin (ve hormonların) oluşumunu engelleyerek, insanlara telafisi oldukça zor zararlar veriyormuş senin anlayacağın, insanın kendi kafasına kurşun sıkması gibi bir şey yani…

— İntihar ha, du bakali nolcek?

Söyleme artık şu cümleyi. Olanlar aslında çoktan olmuş ve bitmiş dostum, biz ne olduğunu anlamamış, yıllardır bu saçmalığı görmemişiz. Aslında yanlış olan, şimdi biz tamamen geçmiş zamanı tartışıyoruz ki bu artık gereksiz, anlamsız ve boşuna. Çünkü atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş, yıllardır bir şekilde hepimiz uyutulmuş ve fena kandırılmışız. Bu aşamaya geldikten, gerçekler az çok ortaya çıktıktan sonra geriye sorulması gereken tek bir soru kalıyor: İnsanlar ve araştırmacılar hala kanmaya, kandırmaya devam mı edecekler, yoksa akıllı olup gerçekleri görebilecekler mi?

—Zamanla mutlaka görürler. Benim açımdan, kolesterol konusunda artık ‘du bakali nolcek’ demek yok. Ne olduğu aslında çok belirgin ve oldukça açık; tabii ki sadece anlayana. Ama anlamayanlar için fazla yapacak bir şey yok. Onların hala ‘du bakali nolcek’ diyeceğinden hiç şüphem yok!



Bu yazı 3,212 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Ağustos 2012 Suçlu biziz Alime...
    • 10 Nisan 2012 Kolesterol yüksekliğini anlama kılavuzu (5.Bölüm)
    • 26 Aralık 2011 Kolesterol yüksekliğini anlama kılavuzu (4.Bölüm)
    • 14 Kasım 2011 Kolesterol yüksekliğini anlama kılavuzu (3. Bölüm)
    • 4 Ekim 2011 Kolesterol yüksekliğini anlama kılavuzu (2. Bölüm)
    • 5 Eylül 2011 Kolesterol yüksekliğini anlama kılavuzu (1.bölüm)
    • 6 Haziran 2011 Ultra kötü kolesterol masalı ve kolesterol paradigmasının iflası
    • 14 Şubat 2011 Hücre içi kolesterol azaldığı için mi yaşlanıyoruz?
    • 1 Kasım 2010 Genetik kolesterol yüksekliğinde gizlenen gerçekler
    • 20 Ekim 2010 Gelecekteki yeni kanser ilacınız: Statinler....
    • 18 Ekim 2010 Genetik kolesterol yüksekliği yüzyılın yalanı mı?
    • 5 Mayıs 2010 Gizlenen gerçek: Damarlarda kolesterol değil, kalsiyum birikiyor!
    • 20 Nisan 2010 Kolesterol tartışmaları: Du bakali nolcek?
    • 29 Mart 2010 Sağlık Bakanlığı'na kolesterol manifesosu: Bir kez daha düşünün...
    • 15 Mart 2010 İyi kolesterolü yükseltmek (HDL-k) hiçbir işe yaramıyor(muş)!...
    • 3 Mart 2010 Kadınlarda menopoz dönemi geciktirilebilir fakat….
    • 18 Ocak 2010 Siz hangi kolesterol yalanına inanmıştınız?
    • 28 Aralık 2009 İyi kolesterol (HDL-kolesterol), nasıl kötü oldu?
    • 18 Aralık 2009 Taş devri diyeti ve beyin-kolesterol ilişkisi
    • 20 Kasım 2009 Kolesterol ilaçlarının yan etkilerinde mızrak çuvala girmiyor!...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,896 µs